6 Ağustos 2017 Pazar

1.BÖLÜM/ HATIRLAMAM İÇİN O'NU GÖRMEM GEREKİYORDU, AŞIK OLMAM DEĞİL...



Her insanın kendisi ile gurur duyduğu, övündüğü bazı özellikleri vardır ya, “Şöyle kuvvetliyim, böyle yetenekliyim, güzel resim çizerim, iyi şarkı söylerim” gibilerinden, ben de görsel hafızam ile övünürüm. Gördüğüm her şeyin sanki fotoğrafını çekmiş gibi her detayını hatırlarım. Küçüklükten gelen bir alışkanlık. Yani böyle olmak için özel bir çabam olmadı ama yine de farklı olmak hoşuma gidiyor. Bu özelliğim bazılarına göre biraz ‘Opsesif’ bir durummuş, öyle diyorlar. Yani takıntılıymışım, bu da bir nevi hastalıkmış. Bilmiyorum ben hiç araştırmadım. Ailemde ya da çevremde benim kadar dikkatli olan biri yok. Aslında ben kendime son derece normal geliyorum. Okul hayatım da hep başarılı geçti. Üniversitede de fena sayılmazdım üstelik zor bir bölüm seçerek matematik okudum. Hiç teklemeden başarıyla okulları bitirdim. Okul biter bitmez de hemen işe girdim. Gerçi okuduğum bölümle alakalı değil çalıştığım iş yerim, ama yapacak bir şey yok. Etrafımda o kadar işsiz varken iş bulduğuma halen şükrediyorum.
Karşımda ki erkek ya da kadın olsun hiç fark etmez önce gözlerine bakarım. Niye, bende bilmiyorum ama insanların göz renkleri beni çok etkiler. Ben sıradan kahverengi gözlü olduğum için renkli gözlü olanlara hep imrenmişimdir. Sonra kılık kıyafetleri incelerim. Renk uyumu olmuş mu, yakışmış mı, karşımdaki kişi güzel mi, çekici mi, yakışıklı mı, uzun boylu mu, zayıf mı?    Bütün bunları görüp beynime kayıt etmem için birkaç dakika yeterli olur. Bazen bende şaşırıyorum beynimin nasıl bu kadar hızlı çalıştığına, birde aradan yıllar geçse de hiçbir detayı unutmayışıma...
Peki ya, o gün ne olmuştu da hiçbir şeyi kaydetmemiştim. Ya da kaydettim de korkudan beynim mi tutuldu? Hani insanın dili tutulur ya, onun gibi mi acaba? Ne yaptıysam, kiminle konuştuysam olmuyor. O günü bir türlü hatırlayamıyorum. Oysa hafızama şimdi her zamankinden daha çok ihtiyacım var. Çünkü ben hatırlarsam ancak ona ulaşabiliriz. Bunu biliyorum ama polislere anlatamıyorum ki. Sanki korkudan hatırlamadığımı sanıyorlar. “Korkma hadi anlat!” diye beni sürekli sıkıştırıyorlar. Polisin biri geliyor biri gidiyor. Aynı soruları defalarca soruyorlar. Bazen seslerini yükseltip “Sabrımızı çok zorluyorsun. Bak sonra…” Beni tehdit edici tarzda konuşuyorlar. İnanın anlatacak bir şeyim yok diyorum olmuyor. “Seni araştırdık. Çevren, arkadaşların ailen herkes senin hafızanın ne kadar güçlü olduğundan bahsediyor. Nereye kadar susacaksın Konuş! Anlat!”
            Tamam, doğru ben oradaydım. Onları gördüm, hatta göz göze bile geldim. Ama hepsi bu kadar inanın bana, gerisi yok…