ÖDEŞME VAKTİ…
Şu an Emine Hanım’ın
müştemilatındayız. Kemal aylardır kapalı tutulduğu için kasları oldukça
zayıflamış. Doğru dürüst beslenemediği içinde güçsüz düşmüş. Hele yaşadığı
psikolojik travmayı hiç konuşmuyorum bile. Ona en başından anlattım tüm
olanları. O beni koruyamadığı için ve bir şey yapamadığı için kendine kızıyor,
bense ona bu kadar aşık iken hatırlayamayışıma …
Kemal’den öğrendiklerim beni
dehşete düşürmüştü. Demek ki Aylarca sırf benimle ilgili bilgi alabilmek için
samimiyet kurmuş. Sık sık ilişkimiz hakkında sorular sormuş. Tabii Kemal şimdi
parçaları birleştiriyor. Hep ilişkimizi destekleyen arkadaşı gibi davranmış.
Ben yoğun bakıma kaldırıldığım gün Kemal’i “Karın elimizde!” diye telefonla
arayarak o evin adresini vermiş. Kemal de eve girer girmez kafasına vurup
bayıltmış sonrası da malum…Her gün öğleden önce uğrayıp yiyecek bırakıyormuş. Kemal
‘e ait tüm bilgileri onu tehdit ederek öğrenip kullanıyormuş. Şimdi anlıyordum
beni neden tenha yerlere götürdüğünü ya da tek başıma bir yerlere göndermeme
sebebini. Tanıdık birilerine rastlamamam için. Ya o bana zorla içirmeye
çalıştığı ilaçlar. Benim ve bebeğimin zarar göreceğini bile bile o ilaçları
vermeye devam etmek istemesi korkunç…
Evet Kerem her şeyi ayarlamıştı. Kurduğu
planda uzun süre tıkır tıkır işlemişti. Ama unuttuğu bir şey vardı. O da benim şüphelerim… Onunla ilgili her
zaman içime sinmeyen bir şerlerin olduğunu seziyordum ama çözemiyordum.
Kemal’e bana birkaç saat vermesini
istedim. Bunu yapmazsam hayatım boyunca kendimi hep suçlayacağımı ve mutsuz
olacağımı anlattım. Kerem ‘in bu yaptıklarını cezasız bırakamazdım. Önce
cezasını ben vermeliyim, sen iyileşince ya da hazır hissettiğinde ona ne
yapacağımıza sen karar verirsin demiştim. Kabul edince yanından ayrılıp onu Emine
Hanım’a emanet ettim.
Şu an…
Kemal’in aylarca esir tutulduğu o
evdeyiz. Oğlum babasının yanında güvende. Emin Hanım’la beraber uyku ilacı ile
uyuttuğumuz Kerem’i o eve taşıdık. Yatağa yatırdık. Sonra Emine Hanım’ı Kemal
ile oğlumun yanına gönderdim. Ben ise sabah uyandığında onun yüzünü görmek için
sabaha kadar o evde kaldım.
Bir saniye bile gözümü kırpmadan
ona bakıyorum. O ise halen ilacın etkisiyle uyuyor. Durmadan uyandığında ona
ilk neyi soracağımı ya da ne diyeceğimi düşünüp duruyorum. Ama içimde ki kini,
öfkeyi hiçbir şey bastıramayacak gibi görünüyor.
Nihayet kıpırdanmaya başladı.
Parmaklığa yaklaşıp gözlerime bakmasını bekledim. Göz göze geldik. Adeta donmuş
gibi bakıyor bana. Bense ona nefretle bakıyorum. O kadar çok şey var ki
söylemek istediğim. Ama sinirden ağzım kurudu. Dişlerimi sıkıyorum. Aramızda
parmaklıklar olmasa neler olacağını ben bile tahmin edemiyorum. İçimden
soruyorum. Neden yaptın? Sen nasıl bir sapıksın? Hiç mi vicdanın yok senin?
Şermin’i öldürdün, Kemal’in hayatını, özgürlüğünü karısını, çocuğunu çaldın! Bu
kurduğun sahte hayatın bir gün biteceğini hiç mi düşünmedin? Pis katil! Adi
adam! O… çocuğu
İşte içimden tam bunları söylüyorum ama onun
suratına bir türlü söyleyemiyorum. Konuşmaya zorluyorum kendimi ama kelimeler
çıkmıyor. Tıpkı hastanede gözlerimi açtığım o gün gibi…
Üç katlı büyük bir eve taşındık.
Giriş katını Kemal ile beraber çalıştığımız iş yerimiz haline getirdik. Üst
katını da ev olarak kullanıyoruz. Emine Hanım da bizim aileden oldu. Oğlum
artık yürüyor ve konuşuyor. Emine Hanım bütün gün onun peşinde. Hem büroda hem
de evde yardımcı olması için bir yardımcı tuttuk. Çünkü Emine Hanım’ın sadece
oğlum ile ilgilenmesini istiyorum.
Çok uzun süre düşündüm ona
vereceğim cezayı. Ya da verdiğim cezanın yeterli olup olmadığını. Yedi ay
boyunca sadece ona yemek vermek için gittim yanına. Halen içimde ki öfke
bitmedi. Kemal de her seferinde benimle gelmek istedi, ama o evde yaşadığı kötü
anları tekrar hatırlamasını istemediğim için engellemiştim. Ama o eve bugün bende
son kez gideceğim. Çünkü yarın doğuma gideceğim. Günlerce düşündüm bebeğimi
aldırıp aldırmamayı. Ama Kemal “Onun hiç suçu yok ki! Kıymayalım ona! Onu Kerem’in
değil de ikimizin bebeği gibi büyüteceğiz Sezgin’in kız kardeşi o!” deyip
engelledi beni.
Şu an Kerem’i kapalı tuttuğum evin
biraz uzağında gizli tanık olarak polislerin Kerem’i evden çıkarmalarını
izliyorum. Onlara kamera kayıtlarını gönderdim. Yasalara göre;
Sonuç;
Şermin’i bile ve isteyerek öldürmekten,
Beni merdivenlerden iterek
öldürmeye çalışmaktan.
Kemal’in yerine geçerek sahte evrak
düzenlemekten,
Kemal’in özgürlüğünü elinden alarak
onu aylarca kapalı tutma suçlarından, ömür boyu hapis cezası ile
cezalandırılmasına karar verildi.
…Bugün kızımın doğum günü…
On yaşına basıyor. Kendisi ve Kerem
ile ilgili gerçeği bilmiyor. Ağabeyi ve babası ile ona çok büyük sürpriz bir
doğum günü partisi hazırladılar. Çok mutlu oldu. Her detayı ile ağabeyi
ilgilendi. Zaten hep aklı fikri kardeşini mutlu etmekte. Anne iyi ki bir
kardeşim var diyor. Çok iyi anlaşıyorlar.
Ben de onların fotoğraflarını çekiyorum.
Ertesi gün…
"Alo Sumru Hanım, gönderdiğiniz
doğum günü fotoğrafını Kerem Sezgin’e gösterdik. Bu sabah da koğuşta kendisini
asmış olarak bulduk. Başınız sağ olsun…"
-S O N -
Değer verip, zaman ayırıp okuyan herkese sevgiler...
Sıradaki Arkası Yarın Demili Hikayemde yeni bir sürpriz ile buluşmak üzere..