ŞÜPHE/14.BÖLÜM
KEMAL’İN DÖNÜŞÜ…
Kemal birazdan eve gelecek. Emine
Hanım’ı iki gün boyunca birkaç kez aramış ama bana söylememesini istemiş. Ben
dışarıya çıkacak ya da eve biri gelecek olursa buna kesinlikle rahatsızlığımı
öne sürerek izin vermemesini tembihlemiş. Zavallı kadıncağız önce işimden
olurum diye önce korkmuş bana söylemeye, ama yine de dayanamayıp gizlice
söyledi. Bende dışarıya çıktığım halde hep evdeymişim gibi davranarak onun zor
durumda kalmasını engellemiştim.
Daha
içeriye girer girmez, Emine Hanım’a ilaçları günde kaç kere verdiniz
unutmadınız değil mi diye sormuştu. Bunu Emine Hanım’la önceden konuşup
anlaştığımız için hiç merak etmeyin efendim saatine dahi uydum aynen dediğiniz
gibi verdim. Günde üç defa birer tablet. Bu aldığı haberden sonra yanıma gelmiş
beni ne kadar çok özlediğinden bahsediyordu. Ben ise düşünüyordum, benim
evlendiğim sevdiğim adama ne oldu diye? Bunu öğrenmek için,
Sen yokken canım evde çok sıkıldı
Kemal, artık beni bir yerlere götür lütfen dedim. Amacım beni nerelere
götüreceğini görmek içindi. Çünkü artık bazı şeyleri görünce hatırlamaya
başlamıştım. Belki götüreceği yerlerde de bazı şeyleri hatırlayabilirdim. Ama
bunu ona şimdilik söylemeyecektim.
Kemal dedim, biz seninle okulda veya
dışında neler yapardık anlatsana. Hiçbir şey hatırlamıyorum ya buna çok
üzülüyorum. Gittiğimiz özellikle bir yer var mıydı? Mesela ortak arkadaşlarımız
var mıydı? İşte ne bileyim okey, tavla veya bilardo oynar mıydık? Neler
yapardık? Sonra ev arkadaşım ondan haber var mı? Yani yurt dışından döndü mü?
Bunları hep merak ediyorum.
Benim böyle üst üste sorular sormama
biraz şaşırmış görünüyordu. Ama daha fazla şüphe uyandırmamak için, seni bu iki
günde çok özledim. Çok yalnız kaldım ya ondan herhalde biraz duygusalım dedim.
Hoşuna gitmişti. Çünkü gerçekten hastaneden döndüğümden beri ona tek bir güzel
söz söylememiştim.
Yerinden kalkıp kolunu boynuma attı.
“Demek ki beni özledin ha, bu çok hoşuma gitti işte. Anlatayım o zaman… Sen
okulda pek fazla takılmazdın. Yani pek arkadaşın yoktu. Dersin yoksa mutlaka
eve giderdin. Bazen benim evde buluşur beraber yemek yapardık. Film izlerdik.
İkimizde ne tavla biliriz ne de okey. Genellikle gerilim korku filmi izlerdik.
Aynı evde kaldığın arkadaşın çok zengin bir ailenin kızıydı. Oturduğunuz ev de
kendisinindi. Sen evin giderlerine ortak olman için çalışıyordun. Zengin
şımarık bir kızdı. Birbirimizi pek sevmezdik ve karşılaşmamaya özen
gösterirdik. Onunla ilgili sana anlatacağım pek fazla bir şey yok ki…
Kemal ile ilgili öğrendiğim şeyler
karşısında her geçen gün şaşkınlığım daha da artıyordu. Göz göre göre Şermin
ile ilgili yalan söylemişti. Allah’ım çıldıracaktım. Ben iyileşmek için
çabalarken Kemal’in bu yaptıklarıyla sanki bunu başaramayacaktım.
Her sabah Pazar dahil, işi olsun
olmasın saat mutlaka onda dışarıya gidiyor birkaç saat sonra geri geliyordu.
Nereye gittiğini sorduğumda işim vardı deyip kestirip atıyordu. Israrla her gün
günde üç defa o ilaçlardan vermeye devam ediyordu. Tabii ben ağzımda tutuyor
sonrada tükürüyordum. Beni bu kadar çok sevdiğini söyleyip de onca yalan
söylemesine, ilaçları doktorun içmemelisin demesine rağmen içirmeye devam
etmesine bir anlam veremiyordum. Neden yalnız sokağa çıkmama asla izin
vermiyor, kendisi ile çıktığımızda da hep tenha yerleri seçmeye özen
gösteriyordu…?