21 Ekim 2017 Cumartesi

"SEN VE BEN" / 1. BÖLÜM

       
   

  Birçok insan tanıdım…
       Kendilerini hep mutsuz hissederler, görmezler etrafında ki güzellikleri. Kalıpları vardır ya da kuralları. Ya da bitip tükenmeyen istekleri. İsterler ki herkes o çerçevede hareket etsin. Önemsemezler başkalarının ne düşündüğünü ya da ne hissettiğini. İşte, o kendilerinin mutsuzluklarını o andan itibaren başkalarına bulaştırmaya başlarlar. Ama yine de yumuşamaz kalpleri.
     Bazıları da vardır ki, her şeye güzellik penceresinden bakar. Kalpleri yumuşacıktır. Umutları vardır her zaman. Sevgiyle bakar her şeye rağmen, dokunurlar birbirlerinin kalplerine.
        İyilikle…Sevgiyle…Aşkla…     
     Sonra…Sonra o sevgisiz, kuralları olan bencil kişiler, o yeryüzünün iyilik meleklerinin hayatlarına girip kendi mutsuzluklarını bulaştırır, onları da mutsuz ederler.
     Ama unuttukları bir şey vardır ki, yaşanılanlar asla unutulmaz ve gün gelir alınır intikamı...

       Birbirimizin kalplerine sevgiyle dokunmak dileğiyle…

         
          1.BÖLÜM

          YALNIZLIK…

      Bugün günlerden cumartesi yani tatil. Gerçi benim için hafta içi ya da hafta sonu pek fark etmiyor. Hafta içi ne yapıyorsam hafta sonu da hemen hemen aynı şeyleri yapıyorum. Kahvaltıya inmeme daha bir saatim var. İşte diğer günlerden tek farkı kahvaltı saatinin biraz daha geç olması. Şu an camın önüne oturdum dışarıya bakıyorum. Tanımadığım bir sürü kişi geçiyor kapımızın önünden. Kimisi sevgilisinin elinden tutmuş, kimisi anne babasının elini, kimi koşuyor kimi elinde ki bastonuna dayanmış ağır ağır ilerliyor. Bazıları saatin ilerleyişine aldırmaksızın yanındakine hararetli hararetli bir şeyler anlatıyor. Bazıları da ise bir yerlere geç kalmanın verdiği endişe ile sadece koşuyor.
      Çok soğuk görünüyor dışarısı.  Ama bir o kadar da güzel. Her yer bembeyaz. Sabaha kadar ne çok da yağmış kar. Keşke vaktim olsa da azcık var olan kabiliyetimle bu doğa güzelliğinin resmini çizebilsem. Ya da neşe ile yürürken birbirine kartopu atan kişiler arasında bende olsam onlarla oynasam. Hiç hatırlamıyorum ailemle kartopu oynadığımı. Çok güzel görünüyor diyorum ama kar bir yandan da bana yalnızlığı anımsatıyor. Tıpkı benim yalnızlığım gibi... 
    Genci-yaşlısı, fakiri-zengini, büyüğü- küçüğü fark etmez, nereye gidiyorlar acaba, merak ediyorum? Ya da gittikleri yerde ne yapıyorlar, kimlerle vakit geçiriyorlar? Gündüzleri öyle ya da böyle vakit geçiyordur belki ama, asıl geceleri herkes sokaktan çekilince evine gidenler ne yapıyorlardır onları daha çok merak ediyorum? Çünkü en kötüsü kendinle baş başa kaldığın anlardır diye düşünüyorum. Hadi bir hafta ya da bir ay idare ettin diyelim. Ya sonra insan bu yalnızlık duygusu ile baş edebilir mi? Hiç sanmıyorum…
     Gözü kulağı telefonda ya da çalacak olan kapı zilinde olan yaşlılar, sadece bayramda sevdiklerini görmeye bile razı olanlar, ama sonra gelen bir telefonla da hayal kırıklıklarına uğrayanları düşünüyorum çok korkunç!
    Neden insanlar sevgilerini zamanında birbirlerinin gözlerine, kalplerine dokunarak göstermezler. Ya da göstermek istediklerinde de zaman çoktan geçmiştir.
Tıpkı benim içimde bulunduğum gibi…