12 Ağustos 2017 Cumartesi

8..BÖLÜM/ HATIRLAMAM İÇİN O'NU GÖRMEM GEREKİYORDU, AŞIK OLMAM DEĞİL...



8.BÖLÜM

Aslında olayları içimden değil de yüksek sesle biriyle enine boyuna tartışmak istiyordum. Ama ona bunu anlatamazdım çünkü bana engel olmaya çalışabilirdi. Bu yüzden,  Hasan’ı yollayıp, bundan sonrasını kendim tek başıma halletmeliydim. Ona dönerek, Hasan lütfen bana bir şey sorma! Al şu anahtarı bin bir taksiye, benim arabamın yanına git. Senin arabanda bugün bende kalsın. Yarın değişiriz. Belki yarın işe gelmem. Sen benim için bir izin formu düzenlersen sevinirim. Benim biraz daha burada kalmam gerekiyor. Onunla ilgili öğrendiklerimi sindirmem lazım, düşünmem lazım deyip ‘Yıkılan aşık’ rolüne büründüm. Amacım sabaha kadar da olsa bu evin önünde beklemekti. Hasan’ın yüzünde o kadar mutsuz üzüntülü bir ifade vardı ki bunu anlayabiliyordum, ama yapacak bir şey yoktu bu oyuna devam etmeliydim. Sadece “Ağabey neye ihtiyacın olursa zaman ve saat önemli değil, lütfen arayacakların arasında ilk beni koy olur mu? Dikkat et!” demiş ve yanımdan uzaklaşmıştı.

 Hasan’ın gittiğinden emin olduktan sonra arabasının içine oturmuş binayı gözetlemeye başlamıştım. Ne bulacağım ya da bir şey bulacak mıyım bende bilmiyordum, ama beynim cevabını bilmediğim sorular sormaktan o kadar yorulmuştu ki; Saat dokuza geliyordu. Bugün zaten eve geç girdiler birde o kadar şey yaşadılar niye bu saatte dışarıya çıksınlar ki diye düşünürken, binanın ışıklarının yandığını fark ettim. Yanılmıştım gelen onlardı. İkisi de gündüz ki hallerini geride bırakmış şuh bir kadına dönüşmüşlerdi. Hele öldüğünü sandığım kadının yüzündeki morluklardan eser kalmamıştı. Nazlı bu haliyle de çok güzel görünüyordu. Yine üzerinde güzel bacaklarını ortaya çıkartan o minicik eteği, kırmızı topuklu ayakkabıları üzerinde de giydiği bütün vücut hatlarını ortaya çıkaran bol göğüs dekolteli askılı buluz ile çok seksi görünüyordu. Birkaç adım attıktan sonra yanlarına bir araç yaklaştı. İçinde iki erkek vardı. Araca bindiler. İyi ki beklemişim diye de kendi kendime söyleniyordum. Arkalarından devam etim. Nereye gittiklerini ya da gidebileceklerini kestiremiyordum ama görünce çok da şaşırmamıştım. Bu kıyafetle bu saatte markete gidecek halleri yoktu ya. Burası İstanbul’un en lüks otellerinden biri idi. Birkaç saat önce tanıdığım endişeli, korkulu, çaresiz bu iki kadından eser yoktu. İkisi de taksiden indikleri andan itibaren otele gidene kadar hep gülüyor ve şuh kahkahalar atıyorlardı. Aslında beni nereye geldikleri, ne yaptıkları ya da bana uymayan yaşam tarzları zerre kadar beni ilgilendirmiyordu. Sürekli aynı şeyi düşünüp duruyordum. Kadın ölmemiş... Ama niye öldü gösterildi? Ben aylardır kabusa dönen hayatımla boğuşurken bunlar burada hayatlarını gayet mutlu şekilde yaşamışlar. Evet, Nazlı için bugün kötü bir gündü. Arabasını satması gerekiyordu. O kadar ağladı… Sızlandı...Oysa şimdi çok neşeli görünüyor. Çabuk atlatmışa benziyor. Bu böyle olmaz! Ben bunun nedenini öğrenmeliyim. Gerçeği ortaya çıkarmalıyım…Ama nasıl..?