20.BÖLÜM
Çalan telefon…
Biz tam bunları konuşurken annemle
ikimiz için aldığımız telefonun dışında ki asıl telefonu çaldı. Arayan Kenan
idi. Annemde bende donup kalmıştık. Kenan bunca yıl bir kere bile annemi
aramamışken şimdi niye arıyor olabilirdi ki? Elleri titrere titreye telefonu
açtı. Kenan anneme “Evinize geldim. Kocan dışarda dedi. Seral’in bazı özel
eşyaları halen bende. Onları ne zaman bırakayım. Ben yakında evleniyorum. Birde
mezarını yaptırmamız lazım. Okulda ki arkadaşları ziyaretine mezarlığa gidiyorlar
öyle mezarın yapılmadığını görmesinler. Bunun için yarın bir adam ayarladım
yarın sabah on birde başlayacak. Sende gelmek istersin diye düşündüm. Parasını
ben vereceğim” demişti. Annem bu konuşmaları sanki gerçekmiş gibi etkilenerek
göz yaşları içinde dinlemiş benim senin vereceğin paraya ihtiyacım yok. Evleniyorsun
demek. Hayırlı olsun. Ben toprağın iyice oturması için bekliyordum. Tamam yarın
on birde ben de orda olacağım ama parasını ben vereceğim deyip telefonu
kapatmıştı.
Bu ne garip tesadüftü böyle.
Evleniyormuş demek. Şu gazete de dedikodusu çıkan kadınla mı evleniyor acaba?
Bir yolu olsa da onu uyarsak keşke. Tam da parayı almışken senle kaçacakken mezarımı
yaptırma isteği de nereden çıkmıştı. Ama dedi ya arkadaşlarım mezara
gidiyorlarmış tabii onlara karşı iyi eş rolüne devam etmesi gerekiyor. Neyse
annem, sen yarın mezara git. Parayı teklif et, ama o vermekte ısrar ederse
kabul et. Benim için bir şey yapsın bari, dedim ve annemi havaalına yolladım.
Ben de bu arada araba işine bakacaktım. Parayı nereye saklasam diye düşünürken
Tarçın’ın kulübesinin altı aklıma geldi ve hemen parayı oraya sakladım. Bugüne
kadar gerçekten Çağrı’nın dediği gibi evin güvenirliliği hakkında en ufak bir
endişe duymamıştım. Ama yine de çok büyük bir para vardı orta da.
Tanınmamak için birkaç peruk,
gözlük ve şapkaya ihtiyacım vardı. Onlarla kendimi daha güvende hissediyordum.
Bunun için hemen peruk satan yerleri öğrendim. On tane değişik renkte ve
uzunlukta peruk satın aldım. Peruk satan kız on tane alacağım deyince tabii
biraz şaşırdı. Ama biz özel bir tiyatroyuz. Oyunda kullanacağız deyip merakını
söndürdüm. Hatta gelmek isterseniz yarın akşam sekizde deyip geçerken afişini
gördüğüm tiyatronun adını söyleyiverdim. Çok sayıda ve değişik modellerde gözlüklerim
vardı. Her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünmek zorundaydım.
Sıra araba almaya gelmişti. İkinci el araba
satan yerleri bulup oraya gittim. Birkaç
aracı incelemiş 07 Antalya plakalı beyaz opelde karar kılmıştım. 07 plakalı
olması daha da hoşuma gitmişti. Çünkü Antalya ile hiçbir ilgim yoktu sanki
saklanmam daha kolay olacaktı. Tabii ki bu alım işlemini yeni kimlik üzerinden
gerçekleştirmiştim. Aldığım arabayı evin önüne götüremeyeceğime göre bir avm’ nin
otoparkında bırakmaya karar verdim. Yalnız bu arada bu koşuşturma beni oldukça
yormuştu. Arabayı bıraktığım avm’nin üst katında ki yemek yerine çıkıp bir
şeyler yemeğe karar verdim. Tam asansöre bindim kapı kapanacaktı ki, içeriye üç
kişi girdi...Gördüklerim karşısında adeta donup kaldım.