19.BÖLÜM
Paralar ile ben…
Nihayet günlerden Pazartesi. Saat
sabahın altısı. Çağrı birazdan gidecek. Kahvaltı hazırlayayım dedim istemedi.
Uçağı kaçırırım sağol dedi. Aslında ben de bir an evvel gitmesini istiyordum
ama rolüme devam etmeliydim. Annemi o kadar merak ediyordum ki günlerdir konuşamamıştık.
O hele meraktan ölmüştür. Hemen onu aradım telefonu sanki elindeymişçesine daha
ilk çalmada açıverdi. Meraktan çıldırdım sana bir şey oldu diye çok korktum yavrum
dedi. İyiyim annem, hiçbir sorun olmadı deyince rahatladı. Canım annem…
Sonra o kadar yüklü parayı tek
başıma bankadan çekmemi istemediği için “Hemen havaalanına gidiyorum ilk uçakla
gelirim bankaya beraber gidelim beni bekle” dedi. Haklıydı da. Ben de
korkuyordum ya biri beni takip ederse diye. Bana saat onda ineceğim bankanın
önünde buluşuruz demişti ancak beklemek o kadar zor gelmişti ki. Bahçeye inip
biraz Tarçın’la vakit geçirmek istedim. Çağrı belki köpek fobimi Tarçın ile
yenerim demişti ama yapamamıştı. Yani halen korkuyordu. Ben de burada kaldığı
bir hafta süre zarfında arka bahçede ki depoya gider de benim mezarı, kutuları karıştırdığımı
anlar diye korktuğumdan Tarçın’ın zincirsiz dolaşmasına izin vermiştim. O da
zincirli olmadığını görünce bahçeye hiç inmemiş beni pencereden izlemekle
yetinmişti. Aslan Tarçın’ım beni büyük bir dertten kurtarmıştı. Zaten Tarçın da
onun kendisini sevmediğini anlıyor gibi ona düşmanca bakıyor Çağrı’yı daha da
tedirgin ediyordu.
Annemle bankanın önünde buluştuk.
Gerilmekten başıma ağrılar girmişti. İyi ki annem yanımda idi. Adeta bu gergin
tavır ve tedirgin bakışlarla herkese, benim yanımda ki bu çanta da milyarlar
var der gibiydim. Yani yüzüme dikkatlice bakan kişi hemen bir şeyler
sakladığımı anlardı sanki. Parayı alır almaz eve gittik. Önce ne yapacağımızı
nereye gideceğimizi konuşmamız gerekiyordu. Birçok alternatifi düşünüp sonra da
İzmir Özdere’ye yerleşmeye karar verdik. Daha önce hiç gitmediğim bilmediğim
bir yerdi. Zaten şu an bunun bir önemi de yoktu. Annem deniz kenarını çok sevdiği
için orayı tercih etmiştik. Tarçın’ı
burada bırakmaya da hiç niyetim yoktu. Çağrı hakkında onca bilgiye Tarçın’ın toprağı
kazıp o fuları bulmasıyla ulaşmıştım. Bana o yalnız günlerimde, arkadaşlık
yapmıştı. O yüzden onu terk edemezdim, ancak otobüsle de onu götüremezdim.
Geriye tek bir yol kalmıştı. Kendimize bir araba almak.