3 Mart 2018 Cumartesi

SUS...!/19.BÖLÜM



19.BÖLÜM

 Paralar ile ben…

Nihayet günlerden Pazartesi. Saat sabahın altısı. Çağrı birazdan gidecek. Kahvaltı hazırlayayım dedim istemedi. Uçağı kaçırırım sağol dedi. Aslında ben de bir an evvel gitmesini istiyordum ama rolüme devam etmeliydim. Annemi o kadar merak ediyordum ki günlerdir konuşamamıştık. O hele meraktan ölmüştür. Hemen onu aradım telefonu sanki elindeymişçesine daha ilk çalmada açıverdi. Meraktan çıldırdım sana bir şey oldu diye çok korktum yavrum dedi. İyiyim annem, hiçbir sorun olmadı deyince rahatladı. Canım annem…
            Sonra o kadar yüklü parayı tek başıma bankadan çekmemi istemediği için “Hemen havaalanına gidiyorum ilk uçakla gelirim bankaya beraber gidelim beni bekle” dedi. Haklıydı da. Ben de korkuyordum ya biri beni takip ederse diye. Bana saat onda ineceğim bankanın önünde buluşuruz demişti ancak beklemek o kadar zor gelmişti ki. Bahçeye inip biraz Tarçın’la vakit geçirmek istedim. Çağrı belki köpek fobimi Tarçın ile yenerim demişti ama yapamamıştı. Yani halen korkuyordu. Ben de burada kaldığı bir hafta süre zarfında arka bahçede ki depoya gider de benim mezarı, kutuları karıştırdığımı anlar diye korktuğumdan Tarçın’ın zincirsiz dolaşmasına izin vermiştim. O da zincirli olmadığını görünce bahçeye hiç inmemiş beni pencereden izlemekle yetinmişti. Aslan Tarçın’ım beni büyük bir dertten kurtarmıştı. Zaten Tarçın da onun kendisini sevmediğini anlıyor gibi ona düşmanca bakıyor Çağrı’yı daha da tedirgin ediyordu.
Annemle bankanın önünde buluştuk. Gerilmekten başıma ağrılar girmişti. İyi ki annem yanımda idi. Adeta bu gergin tavır ve tedirgin bakışlarla herkese, benim yanımda ki bu çanta da milyarlar var der gibiydim. Yani yüzüme dikkatlice bakan kişi hemen bir şeyler sakladığımı anlardı sanki. Parayı alır almaz eve gittik. Önce ne yapacağımızı nereye gideceğimizi konuşmamız gerekiyordu. Birçok alternatifi düşünüp sonra da İzmir Özdere’ye yerleşmeye karar verdik. Daha önce hiç gitmediğim bilmediğim bir yerdi. Zaten şu an bunun bir önemi de yoktu. Annem deniz kenarını çok sevdiği için orayı tercih etmiştik.  Tarçın’ı burada bırakmaya da hiç niyetim yoktu. Çağrı hakkında onca bilgiye Tarçın’ın toprağı kazıp o fuları bulmasıyla ulaşmıştım. Bana o yalnız günlerimde, arkadaşlık yapmıştı. O yüzden onu terk edemezdim, ancak otobüsle de onu götüremezdim. Geriye tek bir yol kalmıştı. Kendimize bir araba almak.












SUS...!/18.BÖLÜM


18.BÖLÜM

Bozulan planım…

Şaşkınlıktan sadece, iyiyim uyuya kalmışım da diyebildim. Ama elim ayağım daha da titremeye başlamıştı. Ayağımı ondan kurtulmak için alçıya aldırmıştım ama ters tepmiş ve daha da yaklaştırmıştı. Şimdi gelmek de nereden çıkmıştı. Annemle o kadar plan yaptık parayı yarın alıp buralardan kaçacaktık. Şimdi ne yapacaktık? Anneme bir an evvel haber vermem gerekiyordu. Aramak için uygun mu değil mi hiç düşünmeden hemen annemi aradım. Annem telefonu açmış ama korkmuştu. Hemen ona olanı anlattım. Çok üzüldü ve korktu. İlk sorusu da “Bu tesadüf mü? Yoksa, bir şeyden mi şüphelendi? Oldu. Ben de bilmiyordum ki. Tek aklıma gelen şey bankadan parayı çekeceğim için bundan haberdar olma ihtimali olmuştu. Annem dikkatli olmalısın demişti. Haklıydı da. Onun gelme sebebini kendisini görmeden anlamama imkan yoktu. Ancak telefonda her zaman ki gibi sıcak ve ince davranmıştı. Zaten olanları biliyor olsa böyle aramaz direk gelirdi diye düşünüyordum. Onu beklemekten başka çarem yoktu. Sabah ilk işim bankayı aramak olmuştu. Acilen İstanbul’a gitmem gerekti bu yüzden parayı çekmeyeceğimi, yalnız bir hafta sonra çekmek için hazırda tutulmasını rica etmiştim. Anlayışla karşılayıp tamam dediler. Neyse ki geceden beri bu işi nasıl halledeceğim diye düşünmekten tüm gece uykusuz kalmıştım. Hemen duşa girdim. Çağrı gider ditmez kendi kendime çıkarttığım alçıyı çöpten çıkartıp iyice ıslattım. Amacım, Çağrı’ya senin geleceğini duyunca alçıyı çıkartmak istedim duşa girdim ıslattım ve çıkarttım demekti. Öyle de oldu. Ayağımı görünce önce keşke çıkartmasaydın dedi ama, çok sıkılmıştım kaşınmaya başlamıştı falan deyip geçiştirdim. Beni görür görmez öyle sevgi ile sarılmıştı ki tüm korkularımın yersiz olduğunu görmüştüm.  
Tam bir hafta Çağrı her gün beni mutlu etmek için elinden geleni yapmıştı. Onun hakkında öğrendiklerim olmasaydı ona her gün yeniden aşık olabilirdim. Ama o bana her an sevgi ile yaklaşırken ben ise ona hep şüphe ile bakıyordum. Aklımdan bin türlü cevabını bilmediğim sorular geçiyordu. Karısına gerçekten ne olmuştu? Biriyle kaçacak olsa niye tüm malını ona bırakmış olabilir ki? Bunu aklım almıyordu. Belki de o notu da videoyu da Çağrı’nın zorlamasıyla bıraktı. Yani ne bileyim, şiddet…Tehdih…  Çağrı gerçekten onu öldürdü mü acaba? O mezar…Aklımı yitireceğim bunları düşünmekten. Ama bir yandan da ona belli etmemeye çalışıyorum. Yani mutlu aşık rolümü oynamak zorundayım. Bir yandan da kendisinden korkuyorum. Karanlık yüzünü aslında, benim evden kaçtığım gün sen, arabanın içinde yanarak öleceksin deyip bir kadın cesedi bulmasından anlamalıydım. Normal bir yaşantısı olan sıradan birinin halletmesi imkansız bir durum. Halbuki o kadar mutluydum ki. Ne kadar ince, nazik sevgi dolu yaklaşıyordu bana. Erkekler tarafından ikinci kez hayal kırıklığına uğramış hatta yıkılmıştım. Önceleri Kenan’dan korkuyordum şimdi ise Çağrı’dan korkuyorum…