16.BÖLÜM
Kurtuluş yolu…
Günlerden Perşembe, yarın Çağrı
gelecek. Ancak ben daha bu işten nasıl kurtulacağımı halen bulmuş değilim.
Annem dünkü konuşmamızda yarın sana müjdeli bir haber verebilirim kızım demişti
ama detay vermemişti. Çıldıracaktım. Sabah erkenden kalkıp annemden gelecek
telefonu beklemeye başlamıştım. Her gün bir aksilik olmadığı sürece iki saat de
bir telefonumuzu açacak birbirimizi arayacaktık. Onun dışında da telefonu
sessizde bırakıp saklayacaktık. Saat şu an tam sekiz. Eğer bir sorun yoksa birazdan
annem aramalı.
İşte! Nihayet çaldı. Alo annem!
-Seral’im, yavrum nasılsın? Bir
sorun yaşadın mı? Bir şeyden şüphelenmedi değil mi?
-İyiyim annem merak etme. Hiçbir
şeyden şüphelenmedi. Sen nasılsın?
-Bulduk yavrum! Kurtuluş yolu bulduk! Nasıl
iyi olmayayım.
-Nasıl anne? Ne yolu?
-Şimdi beni iyi dinle yavrum!
Eskiden bir tanıdığım vardı, Orhan abi. Ben zamanında onlara çok büyük bir
iyilik yaptım. Eli kolu uzun biri. Ona gittim yardım istedim. Her şeyi
anlattım. Eski günler hatırına kabul etti. Sana da bana da yeni bir kimlik
ayarlayacak. Daha sonra ona biraz para yollayacağız. Kimlik çıkar çıkmaz ikimiz
kaçacağız. Bizi kimsenin bulamayacağı bir yere gideriz. Belki Ankara’ya belki
İzmir’e. Belki de daha küçük bir yere. Sen o güne kadar dikkatli ol. O adama
hiç belli etme, şüphelenmesin. Hafta sonu o gelecek tabii yine görüşemeyeceğiz değil
mi? Aklım sende kalacak ama bir fırsatını bulursan mesaj at ki iyi olduğunu
bileyim. Ben seni arayamam yavrum. Şimdi de kapatmam lazım. Hadi Allah’a emanet
ol kızım!
Annemle bu konuşmayı yapmak o kadar
iyi gelmişti ki, ama hafta sonunu nasıl geçireceğimi de bilemiyordum. Hele
Çağrı’ya hiçbir şey yokmuş gibi davranıp ona katlanmak zor gelecekti. Ama şu
ayağımı incittim yalanı sanki beni kurtaracaktı. Ayağım ağrıyor deyip hem
hiçbir yere çıkmayacak hem de sürekli yatıp onla muhatap olmayacaktım. Aksi
takdirde onu sevmeye nasıl devam edip onunla aynı yatağa nasıl girerdim bunca
yalandan sonra.
Gerçekten öyle de oldu. Hiçbir
şeyden şüphelenmedi. Hatta kalk istersen başka bir doktora gidelim falan dedi.
Yok sağ ol, yatsam iyi olacak deyip sürekli yattım. Bu ağrılar normalmiş. Üstüne pek basmamam
gerekiyormuş dedim. Neyse ki anlayışlı davrandı. Zaten bir an evvel gitsin de
ben de şu ayağımda ki sahte alçıdan kurtulayım istiyordum. Pazar sabahı ayağım
daha da çok ağrıyor deyip kahvaltı bile yapmadım. Öğlene kadar yataktan
çıkmadım. O da baktı ki ben hiç yerimden kalkmıyorum erken yola çıkayım bari
deyip İstanbul’a döndü.