9.BÖLÜM
Altın zincirli adam…
O gün eve çok sinirli gelmişti.
Bana da mallar yerine zamanında ulaşmadığı için müşteri almaktan vazgeçti. Ben
de onunla senedimi ödeyecektim. Yarına kadar para bulmam lazım demişti. İşiyle
ilgili zaten pek bir şey anlatmazdı ben de merak etmezdim ki. Daha iş yerini
dahi bilmiyordum. Sadece toptancılar halinde büyük bir iş yeri olduğunu ve
inşaat malzemeleri sattığını biliyordum. Bir kere tüm cesaretimi toplayıp ben
de çalışsam bütün gün evde çok sıkılıyorum hem eve de katkıda bulunurum
dediğimde, Erkek adam karısını çalıştırır mı? Sen otur oturduğun yerde, deyip
kestirip atmıştı.
Elinde ki poşetleri bana uzatarak
“Moralim bozuk birazdan arkadaşlarım gelecek. Biri ilk kez gelecek eve. Hadi
hemen sofra kur. Bana da temiz bir beyaz gömlek ver üzerine de kırmızı gıravat
ver şöyle saygın görünelim” demişti. Kravat değil de gıravat dediği için
komiğime gitmişti. Zaten birçok kelimeyi yanlış söylerdi. Gülesim gelirdi ama
belli etmezdim. Hemen mutfağa girdim. Alışmıştım artık. Bana aldığı yemek
kitabından da değişik şeyler yapmayı öğrenmiştim. Tam her şeyi bitirmiştim ki
arkadaşları geldiler. Evet dediği gibi ikisini tanıyordum ama birini ilk defa
görüyordum. Üstü başı iyi giyimli biriydi. O da Nasip gibi beyaz gömlek ile
kravat takmıştı. Kolunda altın bir künye boynunda da altın bir zincir vardı.
Daha önce hiçbir erkeğin koluna ve boynuna altın taktığını görmediğim için
tuhafıma gitmişti. Demek ki zenginler böyleymiş dedim kendi kendime.
Yine aynı şekilde yenildi içildi şarkılar
türküler söylendi ama Nasip’in siniri halen geçmemişti. Bir şerefsizin yüzünden
rezil olduk. Attım gerçi işten onu ama bir kamyon mal elimde kaldı deyip durmadan
lafı yarın bu parayı nereden bulacağıma getiriyor bu senedi ödemezsem dile
düşerim iki paralık olurum rezil olurum falan diyordu. Sonunda geldiğinden beri
beni bakışlarıyla sürekli rahatsız eden o altın zincirli olanı “Bu para çok ben
sana veririm ama sen bana karşılığında ne vereceksin” dedi.