15.BÖLÜM
Annem…
Evet, her şeyi bir bir anlattım.
İkimizde ağlıyorduk. Ben annemi o kadar çok üzdüğüm için ağlıyordum. Zavallı
kadın ne Çağrı’dan haberi var ne de benim ölmediğimden. Yani günlerce benim
için gerçekten yanmış. İki günde bir mezarıma gitmiş. Dualar okumuş. Ne
yaptıysam içini soğutamamış bir yerlere sığamamış. Çökmüş resmen. İsyan etmek
istemiyormuş ama beni o haberlerde parası için kaçırılıp sonra da arabasının
içinde yakıldı diye duyunca o da yaşayan ölüye dönmüş.
Ben anneme bunları anlatıyordum ama
en önemli şeyi az daha unutuyordum. Çağrı… Annene gittim. Her şeyi anlattım.
Sonra senin yanına gelecek diye neden yalan söyledi? Yani neden annemle
konuşmadı? Çağrı ne yapmaya çalışıyor?
Canım annem…Yüzüme bakıp bakıp
gülüyor. Çok şükür yaşıyorsun yavrum diyor. Senin o arabada yandığını duyduğum
gün ben de öldüm kızım. Günlerce tansiyonum düşmedi hastanede yattım. Kenan’ı
cenazede gördüm bir daha ne sesini duydum ne de kendini gördüm. İyi de kızım,
asıl bundan sonra yapmamız gerekenleri düşünmemiz gerekecek demişti. Evet bende
biliyordum. Ama ne yapacağımızı bilemiyordum. Şimdi annemi hemen buradan alıp
uzaklara kaçmak var ama yapamayız. Çağrı hemen bulur bizi. Belki sonra da Kenan…
Annemle karar vermiştik. Burada
ayrılacak her şeyi yoluna koyana kadar bu oyuna devam edecektik. Yani ben
Sinop’a annem ise evine dönecekti. Hemen ikimize birer telefonla yeni bir hat
aldık. Kimseye çaktırmadan görüşecektik. Ben Çağrı’nın neden böyle davrandığını
öğrenmeye çalışacak o zamana kadar da ne yapacağımız düşünecektik.
Ben hemen Sinop’a döndüm. Zaman
geçmiyordu sanki. Bir yandan Çağrı gelince nasıl davranacaktım? Yani
hareketlerimden şüphelenmesinden çok korkuyordum. Eskisi gibi davranamazdım ki!
Bir çare bulmalıydım. Sonunda çareyi bulmuştum. Hemen özel bir hastaneye
gittim. Alçı odasını buldum. İçerde ki erkek personelin yalnız bir anını
kollayıp benim ayak bileğimde çatlak var. Alçıya aldırmak istiyorum. Ama film
çektirmek fiş almak istemiyorum. Bana yardım eder misin dedim. Bu arada
önlüğünün cebine de üç yüz elli lirayı göstererek sıkıştırıverdim. Kabul etti. Tam sebebini sormaya
hazırlanıyordu ki ondan önce davranarak, ailevi bir mesele lütfen aramızda
kalsın. Sonra da bir taksiye binip eve
döndüm. Adam ayağımı öyle güzel alçıya almıştı ki beni hiç rahatsız etmiyordu.
Ayakkabı şeklinde olduğu içinde üstüne rahatlıkla basıyordum.