29 Eylül 2017 Cuma

10.BÖLÜM /CİLVELİ





FIRSAT (Verda )


O günden sonra fırsat kollamaya başladım. Evini sordum soruşturdum. Eee, küçük yer öğreniverdim tabi. Öğrenince de durmadım dikildim evinin karşısına sabahın köründe. Öğleden sonra çıktı evden önce göstermedim kendimi. Giyinmiş eteğini, sürmüş ojesini, rujunu çıkmış sokağa. Elinde de pazar arabası belli ki pazara gidiyor. Ben durur muyum? Koyuldum peşine, pazara geldik. Yaptı alışverişini bende peşinde tabi. Pazardakilerin içi gidiyor güzelliğine herkes onu izliyor. Ben arkasında ters ters bakıyorum onu izleyenlere fark edip çeviriyorlar kafalarını. O farkında değil ama sanki birlikte gelmişiz de ben sevgilisiymişim ya da kocasıymışım gibi millete atar yapıyorum. Bu düşünce beni yani onun kadar güzel, kadının benim olma fikri beni bayağı heyecanlandırmış çok hoşuma gitmişti. O an daha çok koydum kafaya. Tam pazardan çıkıyor, kaldırımdan çekemedi pazar arabasını çekiştirip duruyor. Koştum hemen aldım kucağıma koca arabayı geçiriverdim yoldan. Gözlerimin içine bakıp o koca gözleriyle gülümseyip kırıta kırıta sadece teşekkür etti. Tam konuşuruz diye düşünürken bana baka baka süzülüp gitti yanımdan. İçimden tamam dedim beğendi beni olur bu iş hadi oğlum durmak yok, an kollayacaksın bundan sonra.
Her gün evinin oralardayım dışarı çıkarsa, camdan bakarsa...Ekmeğe giderken peşindeyim, bakkala giderken peşindeyim, komşuya giderken...Gidip geliyorum peşinde. Her fırsatı değerlendirmeye çalışıyor bir şekilde karşısına çıkıyorum. Göz göze geliyoruz yine bakıyor cilveli cilveli gözlerimin içine bakıp sonra dönüp gidiyor yine. İyice takıntı oldu bende. Başka kızlar olsa şimdiye ben uğraşmadan gelir kendileri konuşurlardı. Bu kız naza çekiyor diye iyice deli etti beni. Ah Cilveli ahh! Artık böyle olacak gibi değil. Daha büyük hareketler lazım. Ne yapsam diye kara kara düşünüyorum. Geceleri gözüme uyku girmiyor güzel yüzü, o gülüşü, o gözleri...Gözümün önünden bir an olsun gitmiyor...

            Eski bir apartmanın 2.katında oturuyor. Küçükte bir balkonu var evin. Balkonda çiçekler dolu. Camının önünde de küçük saksılarda renk renk çiçekler var. Bir gün yine ne yapsam diye düşünüp evi dikizlerken fark ettim bunları. Epeydir gelip gidiyorum hiç fark etmemişim bile onu düşünmekten. Aklıma bizim Caner geldi. Dedim kırk yılın başı bir işe yarasın şerefsiz. Aradım hemen, kardeşim ne yapıyorsun dükkânda mısın? “Dükkandayım kardeşim nerde olacağım ki başka, gelecek misin? Çay demleyim hemen. Valla geleceğim de önce sen beni bir dinle çayı üstüne keyif çayı içeriz. “Ne oldu kardeşim hayırdır?” Hayır kardeşim hayır. Sen şöyle en güzelinden büyük bir çiçek yap kardeşine buldum ben bu kızı nasıl tavlayacağımı...