FIRSAT (Verda )
O günden sonra fırsat kollamaya
başladım. Evini sordum soruşturdum. Eee, küçük yer öğreniverdim tabi. Öğrenince
de durmadım dikildim evinin karşısına sabahın köründe. Öğleden sonra çıktı
evden önce göstermedim kendimi. Giyinmiş eteğini, sürmüş ojesini, rujunu çıkmış
sokağa. Elinde de pazar arabası belli ki pazara gidiyor. Ben durur muyum? Koyuldum
peşine, pazara geldik. Yaptı alışverişini bende peşinde tabi. Pazardakilerin
içi gidiyor güzelliğine herkes onu izliyor. Ben arkasında ters ters bakıyorum
onu izleyenlere fark edip çeviriyorlar kafalarını. O farkında değil ama sanki
birlikte gelmişiz de ben sevgilisiymişim ya da kocasıymışım gibi millete atar
yapıyorum. Bu düşünce beni yani onun kadar güzel, kadının benim olma fikri beni
bayağı heyecanlandırmış çok hoşuma gitmişti. O an daha çok koydum kafaya. Tam pazardan
çıkıyor, kaldırımdan çekemedi pazar arabasını çekiştirip duruyor. Koştum hemen
aldım kucağıma koca arabayı geçiriverdim yoldan. Gözlerimin içine bakıp o koca
gözleriyle gülümseyip kırıta kırıta sadece teşekkür etti. Tam konuşuruz
diye düşünürken bana baka baka süzülüp gitti yanımdan. İçimden tamam dedim
beğendi beni olur bu iş hadi oğlum durmak yok, an kollayacaksın bundan sonra.
Her gün evinin oralardayım dışarı
çıkarsa, camdan bakarsa...Ekmeğe giderken peşindeyim, bakkala giderken
peşindeyim, komşuya giderken...Gidip geliyorum peşinde. Her fırsatı
değerlendirmeye çalışıyor bir şekilde karşısına çıkıyorum. Göz göze geliyoruz
yine bakıyor cilveli cilveli gözlerimin içine bakıp sonra dönüp gidiyor yine. İyice
takıntı oldu bende. Başka kızlar olsa şimdiye ben uğraşmadan gelir kendileri
konuşurlardı. Bu kız naza çekiyor diye iyice deli etti beni. Ah Cilveli ahh! Artık
böyle olacak gibi değil. Daha büyük hareketler lazım. Ne yapsam diye kara kara
düşünüyorum. Geceleri gözüme uyku girmiyor güzel yüzü, o gülüşü, o gözleri...Gözümün
önünden bir an olsun gitmiyor...
Eski bir apartmanın 2.katında oturuyor. Küçükte bir
balkonu var evin. Balkonda çiçekler dolu. Camının önünde de küçük saksılarda
renk renk çiçekler var. Bir gün yine ne yapsam diye düşünüp evi dikizlerken
fark ettim bunları. Epeydir gelip gidiyorum hiç fark etmemişim bile onu
düşünmekten. Aklıma bizim Caner geldi. Dedim kırk yılın başı bir işe yarasın
şerefsiz. Aradım hemen, kardeşim ne yapıyorsun dükkânda mısın? “Dükkandayım
kardeşim nerde olacağım ki başka, gelecek misin? Çay demleyim hemen. Valla
geleceğim de önce sen beni bir dinle çayı üstüne keyif çayı içeriz. “Ne oldu
kardeşim hayırdır?” Hayır kardeşim hayır. Sen şöyle en güzelinden büyük bir
çiçek yap kardeşine buldum ben bu kızı nasıl tavlayacağımı...