HASTANE
(Verda )
Hiçbir şey olmamış bana. Yaralarım derin de değil.
Kırıklarımda ufak tefekmiş. Kanı hemen durdurmuşlar. Biraz ağrım var ama o da
çok normal. İlaçlarımı da alıyorum hemen iyileşirim. Belki birkaç dikiş o da
böyle bir kaza için gayet normal. Annemi bekliyorum sadece hastanedeki odama.
Muhtemelen henüz uyandığımı söylemedi hemşire. Kesin dışarda bekliyordur canım
annem. Onu babamın yaptığı gibi yalnız bırakmadığım için çok mutluyum. Ama
sabırsızlanıyorum onu görmek için. Nerede kaldı acaba? Eş dost akrabalar dolup
taşmıştır şimdi buralar. Çok büyük bir ders oldu bana bu yaşadıklarım. Ölümle
burun buruna gelmek, o korkuyu yaşamak. Diri diri toprağa gömüldüm ben ya! O
çaresizlik, pişmanlık, annemi bir daha göremeyeceğim düşüncesi…Evet düşüncesi
bile mahvediyor beni! Ama her şey geride kaldı... Sadece anlayamadığım bu
uyuşmuşluk hissi neden hala var? Sanki hareket edemiyormuşum gibi. Bir de
nereden geldiğini anlayamadığım bir uğultu. Herhalde kapının önündeki
kalabalıktandır. Ama ayırt edemiyorum kimler konuşuyor. Dayımlar falan da
gelmiştir muhtemelen onlardır. Yine uykum geldi epey derin hem de. İlaçlardan
herhalde iyice uyuştum. Kalbim sıkıştı sanki atmıyor gibi. Anlamadım ne oldu
bir anda? Kapıdakiler ne konuşuyor duymaya çalışayım en iyisi. Ama hala uğultu
şeklinde sesler. Daha iyi odaklanmalıyım. Gitgide kötü hissetmeye başladım.
Biri gelse de ilgilense artık. Nefesim kesiliyor sanki. Hah, bir ses annem
geldi galiba…
“Hasta sayıklıyor! -Nabız düşüyor. Hastayı
kaybediyoruz. -Açılın 200’e şarj edin!”