ŞERMİN’İN BAŞINA GELENLER…
Okulda ki arkadaşım Seren ile
konuşmaya devam ediyordum. Ona Kemal’i tanıyıp tanımadığını sordum. “Valla ne
yalan söyleyeyim en yakışıklı en romantik en anlayışlı en sakin adamı kaptığın
için bir ara seni kıskanmıştım bile. Senin peşinde epeyce dolaştı. Ne zaman
görsem hep sana “Sen bilirsin hayatım” diyordu o dikkatimi çekmişti. Yani
benimde sevgilim var ama hiç bana öyle dediğini duymadım erkekler genelde hep
kendi istediklerine öncelik tanırlar ya ama seninki öyle değildi. Umarım
evlenince değişmemiştir” demişti. Kemal’i tanımam ve hatırlamam için sanırım
biraz daha zamana ihtiyacım olacaktı.
Seren’in ölen arkadaşım Şermin
hakkında söylediği şey aklımdan bir türlü çıkmıyordu. Birisi ona vurmuş ve
sokağa ölüme bırakmış yani tıpkı bana yapılan gibi. Birden acaba aynı gün
olduğuna göre ikimiz beraber miydik diye düşünmeye başladım. Evet, tek samimi
arkadaşım o idi. Onunla senelerce aynı evde beraber kaldık. Hatta Şermin
Kemal’e enişte derdi. Birbirlerini çok severlerdi. Haftada bir mutlaka tavla
oynarlar, resmen birbirlerini düelloya davet ederlerdi. İkisi de geri atmaz
aynı cümleleri birbirlerine söylerlerdi. “Gel gel, de senin koltuğunun altına
tavlayı sıkıştırayım. Anlaşıldı geçen sefer yenildiğini unutmuşsun.” Bende
onları zevkle izlerdim.
Beni maddi olarak destekleyenim
olmadığı için okulumun her döneminde çalışmak zorunda kalmıştım. Büyük
firmalara planlar, sunumlar çizimler hazırlardım. Oldukça getirisi iyi bir işti.
Ama bana Şermin bunun için çok kızardı. Niye kendini yoruyorsun ki, elektrik,
su otomatik olarak ailem tarafından ödeniyor. Evde kendimizin. Her ay da
yüklüce para yolluyorlar. Bu eve, bana para vermek için kendini mecbur
hissetme. Senin bana verdiğin paraları ben zaten ellemiyor senin adına bankaya
yatırıyorum. İstediğin zaman alır kullanırsın diyordu. Sen bana en zor
günlerimde el uzattın. Beni büyük uçurumlardan kurtardın. Benimle kalman
dışında hiçbir şeye ihtiyacımız yok diyor ama benim onu dinlemediğimi görünce
de yaptığım tüm işlerde de bana yardım ediyordu.
Peki, Kemal bana Şermin için ortadan kayboldu,
ailesinin yanına gitmiştir demesinin amacı ne idi? Ona baldızım diyordu. Hatta
evlendikten sonra sık sık çağırabilirsin yalnız kalmazsınız ikinizde diyordu.
Peki şimdi ne olmuştu da kaybolmamasına rağmen neden kayboldu demişti?
Kaybolduğunu söylerken bile neden yeterince tepki vermemiş hatta sıradan bir
haber gibi geçiştirmişti. Yani onun için hiç endişelenmemiş, merak etmemiş ve
üzülmemişti. Kemal neden böyle davranıyordu? Amacı beni üzmemek mi?
Anlayamamıştım. Ya da amacı ne idi?
Şermin hakkında öğrendiğim ve
hatırladığım şeyler beni hem çok üzmüş hem de çok korkutmuştu. Hemen eve gitmek
istemediğim için bir alışveriş merkezinde dolaşmaya karar verdim. Öyle
amaçsızca vitrinlere bakıyor bir yandan da aklımdan geçenleri birleştirmeye
çalışıyordum. Birden sırtıma dokunan bir el ile irkildim. Tanıdık bir yüz gibi
gelmişti ancak birden hatırlayamamıştım. Bunu fark eden kadın “Merhaba, sizin
evinizin eski ev sahibiyiz. Hatırlayamadınız mı? Deyince sanki özellikle bunu
yapmış gibi görünmemek için hemen; özür dilerim ben bir kaza geçirdim. Bazı
şeyleri hatırlamakta zorlanıyorum dedim ama hatırlamıştım. Çünkü tanıştığımız
gün gözlerine dikkat etmiş ve yeşil rengine hayran olmuştum. O kadar zarif ve
güzel bir kadındı ki; ikisine bakmış ve ne kadar yakıştıklarını düşünmüştüm.
Birden Kemal’in bana bu evde çok az oturdular boşanıyorlarmış. Kadında zaten
çok çirkin ve şişman bir kadındı. Adam başkasına aşık olmuş dediği aklıma
gelmişti. Ama durum hiç de öğle görünmüyordu. Çünkü karı koca el ele karşımda
duruyorlardı. Kadın yine o muhteşem fiziği ve güzelliği ile. İyi de Kemal niye
böyle bir şey söylemişti? Bunu öğrenmem
lazımdı. Beni bağışlayın, dediğim gibi hafıza sorunu yaşıyorum o yüzden sormak
istiyorum. Sizin boşandığınızı duymuştum eşimden. Ama görüyorum ki…
İkisi de şaşırmış bana öylece
bakıyorlardı. Adam karısına sevgi ile sarılmış bizi ancak ölüm ayırır demişti.
Daha küçük bir eve taşındıkları için evi sattıklarını söylemişti.
Neler oluyordu? Kemal neden bana
sürekli yalan söylüyordu. Yoksa benim
bazı şeyleri hatırlamamı istemiyor muydu…?