19.BÖLÜM
Gelsin paralar…
O gün o kadar içki içmişti ki otele
gelir gelmez sızıp kalmıştı. Bir yandan pis pis horluyor bir yandan da gö…tü
yırtarcasına ossuruyordu. Yastığı yüzüne kapatıp boğmayı o kadar istedim ki. Ya
da göt…ne pamuk tıkayıp çatlatmayı…Ama sonra kendiliğinden boğulduğuna
inandıramam diye korkup vazgeçmiştim. Gerçi bunu yapsaydım eminim hissetmezdi.
Tüm camları açtım oda o kadar pis kokuyordu ki. Sonra ben de akıllandım tabii
başka geceler böyle öküz gibi uyuyup sızsın diye daha çok içmesini sağlıyordum.
Bazen oltaya geliyor bazen de yok ben bugün ayık kalacam çok içmeyeceğim
diyordu. Onun ölü gibi sızmasını fırsat bilip tüm ceplerini karıştırdım. O
gecenin parasını bana peşinen vermişti. Ama onun dışında bir tomar para vardı
cebinde. Gözüm döndü. Bu paraları ben hak ettim deyip yarısını aldım ve
sakladım. Önceleri Nasip’e vermeden beş on lira çalıyordum şimdi asıl paranın
kaynağından almıştım. Bunu yaptıkça sanki onlardan öcümü almış gibi
hissediyordum. İşte bu yöntemle biriktirdim paraları. İzmir’e geldikten sonra İşe
başlayana kadar kullandım tabii Mihriban ile paylaştığım evin masraflarını
karşılayabilmek için. Ama sonra Ali abinin yanında çalışmaya başlayınca el süremedim
o paralara, bankaya koydum. O para kirli paraydı bana göre. Hatırladıkça beni
kahrediyordu. Nasıl kazandığım aklıma geliyordu. Yapamadım. Mihriban ile
paylaştım bu duygumu. Okuduğum okulda ihtiyacı olan insanlara versem onlara
haksızlık yapmış olur muyum bu kirli parayı vermekle dedim. Bana sımsıkı
sarılmış, sen ne güzel bir insansın. Ne yaparsan yap seni hiçbir şey kirletemez
ki! Sen isteyerek mi yaptın sanki. Yapmasan belki hayatta bile kalamazdın. O
para ihtiyacı olanlara deva olacak. Onca parayı yakacak halin yok ya! Allah
biliyor kulun bilmesi gerekmiyor demişti…