29 Mart 2018 Perşembe

GAVAT' A GIRAVAT / 3.BÖLÜM



3.BÖLÜM
            
            Çocukluğumun bittiği o gün…

Anneme, sabah kızı okula gönderme sana yardım etsin demişti babam. Okula gitmemi istemezdi ama hiç de gitmesin dememişti bu zamana kadar. Bunu öğretmen olan ev sahibimizin kızı Meltem öğretmene borçluydum. Çünkü geçen sene orta okul üçüncü sınıfta da gitmesin demişti ama Meltem öğretmen bunun bir suç olduğunu anlatınca babamda kabul etmek zorunda kalmıştı. Annemin odamıza gelmesini bekledim dakikalarca bunun nedenini sormak için. Neden okula gitmeyecektim ki? Ben daha on üç yaşındaydım orta okul son sınıftaydım. Okulumun bitmesine daha bir ay vardı. Annemi beklerken uyuya kalmışım. Sabah babamın işe gittiğini duyunca hemen annemin yanına gidip anne ben okula gideceğim öğretmenler kızar, babam niye gitmesin dedi ki dedim.
O günü hiç unutmuyorum. Ağlamaktan sesim kısılmış gözlerim de dev gözü gibi şişmişti. Ne yaptıysam ne söylediysem okula gidemedim. Hem de o günden sonra hem de hiç. Meltem öğretmenin söyledikleri artık işe yaramıyordu. “Çilem’i alma abi okuldan dersleri çok iyi, bırak okusun bir mesleği olsun” dedi ama olmadı. Senin sözün artık geçmez öğretmen hanım gerekirse evinizden çıkarız. Kız benim kız evlendireceğim demiş ters bile düşmüştü.
Evet, o gün okula gitmedim. O şiş gözlerle anneme yardım ettim. Pasta börek çörek hazırladık birlikte. Akşama mahcup olmayalım iyi hazırlanın demişti babam. Annem “Bak kızım bu adam çok zenginmiş. Rahat edersin. Okuyup da ne olacak, orda burada çalışıp milletin ağzının pis kokusunu mu çekeceksin. Otur kocanın evinde rahat rahat çocuklarını büyüt. Bana baksana bir yumurtayı ikiye bölerek senle abini büyüttüm. Hem bak abine de iş verecekmiş dükkanında. Evi de varmış hem de üç tane, arabası da. Evlerinden birinde biz oturacağız kaloriferliymiş.  Sen de rahat edeceksin bizde. Nasıl yani dedim hiç ben daha çocuğum anne ne evlenmesi? Ben okumak istiyorum! Evlenmek istemiyorum dedim. Dedim de ne oldu. Babam işten gelince benim şişmiş gözlerimi kısılmış sesimiz görünce çok kızdı beni evire çevire dövdü. Sonra da kalk birazdan gelirler yüzünü yıka hiçbir şey de belli etme seni mahvederim demişti. Çaresizce yaptım dediğini, yüzümü yıkadım. Annemim bayramda giymem için aldığı elbisemi giydim. Sonra odamda beklemeye başladım. İçimden durmadan dua ediyordum Allah’ım ne olur bir mucize olsun da gelmesinler vaz geçsinler diyordum. Ama olmadı. Kapı çalındı ve babam kapıda onları neredeyse ellerine kapanırcasına karşıladı. Oooo….Efendim hoş geldiniz…Sefalar getirdiniz… Ne büyük şeref sizi ağırlamak…




GAVAT' A GIRAVAT /2.BÖLÜM


2.BÖLÜM

Kendimle yüzleşmem…
            
Sabaha kadar hastanede uyumayıp şu ana kadar yaşadığım her anı, her saniyeyi düşündüm. Hem de en başından. Şu an burada ölümden dönmüş, acı içinde olsam bile burası bana iyi gelmişti. Kendimle yüzleşmem bundan sonrası içinde plan yapmam için bolca vakit bulmuştum. En çok da kendime kızmıştım bunca ay, bunca yıl onca şeye nasıl katlandım da hiçbir şey yapmadım diye. Kimse bana acımazken ben de kendimden vaz geçtim hiç mücadele etmedim.  Onca iğrençliğe onca işkenceye nasıl katlandım. Gerçi o olayları yaşarken katlanabilmek için artık ayık kalmamaya özen gösteriyordum. Tuvalete gidip kusup tekrar içmeye devam ettiğim anları hatırlıyorum.  Nefret ediyordum içkiden bünyem de kaldırmıyordu ama bunu yapmaya mecburdum.
            Doktorların vizite çıktıklarını koşuşturma seslerinden anlıyorum. Kahvaltı geldi odaya onu da yemedim. Bir an evvel buradan çıkmak istiyorum.  Sabaha kadar düşündüklerimi bir an evvel hayata geçirmem gerekiyor artık. İnsan kendinden özür diler mi? Ben diledim. Hem de defalarca ve ilk kez. Geç de olsa anlamıştım kendime, kendimden başka yardım edecek kimsenin olmadığını. Herkes kendini düşünüp hayatını yaşarken ben bu yaşta ölümü istemiştim. Hem de polisin tokat gibi yüzüme vurduğu gibi, sokak da bir çöp bidonunun yanında. Yani çöp gibi değersizce. Oraya gidip ölmeyi istemek benim kendime biçtiğim bir bedeldi. Peki ne için? Kurtulmak için mi? Öyle olsa idi bugün yaşıyor olmazdım elimdeki acıyla uyanmazdım. Demek ki çözüm bu değilmiş. İyi de ben nasıl düşmüştüm o batağın içine? Kendi isteğimle mi?