25.BÖLÜM
Mahkemeye gelen ailem…
Bugün mahkeme saat 11.00 de. Nermin tam iki gündür bizim evde misafir. Onunla en son yaptığımız plan onun oradan o evden kaçışı ile ilgiliydi. O gün otel odasında tanıdığım o yüzü gözü boyalı, aşifte kadın hareketleri sergilemeye zorlanan kadın gitmiş yerine masum, kibar, utangaç bir genç kadın gelmişti. Çünkü aslında gerçeği bu idi. Sabaha kadar ne Mihriban uyumuştu ne Nermin ne de ben. Sürekli olacaklar hakkında konuşuyor heyecanlanıyor bir an evvel saatin 11.00 olmasını istiyorduk. Aslında korkuyorduk Nermin ile ikimiz. Ama sonra birbirimize sımsıkı sarılıp başaracağız diye moral veriyorduk. Mihriban iş yerinden izin almıştı bizimle mahkemeye gelecekti. Onun beni yalnız bırakacağını zaten hiç düşünmemiştim.
Erkenden yola çıkmıştık ancak mahkemenin
başlamasına daha çok vardı. Kimseye görünmek istemediğimiz için kalemde bekledik.
Sıra bize geldiğini duyunca salona doğru girdik. Mihriban, yanında Ali abi ile
eşi Sezgin salonda oturmuş bana her zamanki gibi sevgi ve gururla ile
bakıyorlardı. Çünkü onlar benim ailemdi. Benim hep yanımda olan, bilgi tecrübe
ve yardımlarıyla yol gösteren ve bu noktaya gelmemi sağlayan Avukat Harun abim
de arka sırada oturmuş “Hadi bakalım göster marifetini sen halledersin” der
gibi işaret yapmıştı.
Onları görünce ağlamamak için zor
tutmuştum kendimi ama daha da güçlü hissetmiştim kendimi. Biliyorlardı tabi
benim için ne kadar önemli bir mahkeme olduğunu. Detaylarını pek fazla
bilmeseler de...
Mahkemeye sunulan deliller sonunda Nasip ile o
benim kolyeli diye adını taktığım adam, uyuşturucu, kumar oynatmak, oynamak,
çek senet işleri yapmaktan yargılanacaklardı. Her şey istediğim gibiydi. Adları
söylenip de mahkemeye çağrıldıklarında kalbim neredeyse yerinden fırlayacaktı.
İkisi de korkulu gözlerle hakime kitlenmişlerdi. İkisinin de ellerinde kelepçe
takılıydı. Aynı suçlardan getirilmişlerdi. Ben Nermin’in avukatı sıfatıyla bulunuyordum.
Acaba salona girince beni tanıyacaklar mıydı? Onlara doğru hafif dönük oturmayı
tercih etmiştim.