13 Nisan 2018 Cuma

GAVAT'A GIRAVAT/ 16.BÖLÜM



16.BÖLÜM

Kendime verdiğim söz…

Mihriban ilk defa okul çıkışı iş yerime gelmiş Ali abi ile tanışmıştı. Ali abi arkadaşına bir şeyler ikram etsene kızım dediğinde Mihriban, aç değilim teşekkür ederim, ama o meşhur tatlınızdan yerim valla dediğinde Ali abi göz göze gelmiştim.  Çünkü, o sonra acıkınca yerim deyip ayırdığım yemekleri aslında Mihriban’a götürdüğümü anlamıştı. Ona yalan söylemiş gibi ya da bir suç işlemiş gibi kendimi kötü hissetmiştim. Sonra beni mutfağa çağırıp sarılıp çocuk gibi ağladığını hiç unutamıyorum. “Sen ne güzel bir çocuksun! Bunca pisliğin arasında nasıl böyle temiz kalabildin kızım! Sana buradan ne istersen istediğin keder ye dememe rağmen sen yemeğini arkadaşınla mı paylaşıyordun? Ben bunu nasıl anlayamadım?”
O günden sonra eğer Mihriban lokantaya okul çıkışı yemek yemeğe gelmez ise onun yemeğini Arif ustaya söyleyip sefer taslarına koyduruyordu. Ben eve giderken de sefer tasını elime tutuşturup Mihriban kızıma selam söyle gözlerinden öperim diyordu. Yani Ali abi sadece benim değil Mihriban’ın abisi de olmuştu.   
Evet onca pisliğin arasında sadece benim çocukluğumu kirletmişlerdi. Ama geleceğimi temiz tutmaya ve o pisliklerle mücadele edeceğime söz vermiştim. Hukuk okuyacak en üst mertebeye kadar yükselecektim. Liseyi açıktan da olsa bitirmem, iş yerim deki huzurum Mihriban gibi bir dosta kavuşmam beni o kadar motive ediyordu ki bu değerleri kaybetmemek için daha da gayret ediyordum. Mihriban bana şaşırıyordu. Kafan ne güzel çalışıyor valla okumazsan yazık edermişsin kendine ne anlattıysam hemen anlıyorsun diyordu. Bu beni daha da motive ediyordu.  Hayatım, işim ve evim arasında geçiyordu ama hiç şikayet etmiyordum. Çünkü kendime söz vermiştim. Hayatımı zehir edenlerden öcümü alacaktım.