11 Ekim 2017 Çarşamba

22.BÖLÜM / CİLVELİİ

     VEDA… (Verda )

       İçimde öyle bir heyecan vardı ki tarifi mümkün değil! Apartmanın önüne geldim. Günlerce önünde nöbetler tuttuğum. Her perde oynayışını izlediğim, her ışık yanınca heyecanlandığım evin önündeydim işte… Son kez belki de son kez izliyordum bu evi. Sadece evi değil geçmişimi de izliyordum sanki. Nasıl acı çektiğimi, hayal kırıklıklarımı. Geçmişe dair sadece üzüntüler vardı. Ne mutlu bir anı ne de bir tebessüm! Evet tam bir vedaydı bu… Cilveliye, acılarıma, gençliğime…
       Bastım zile, her zamankinden daha gürdü sanki zilin sesi. Açıldı sonra kapı ardına kadar. Ve işte Cilveli, koca gözleriyle bana bakıyor. Gülümsüyor yine yeniden. İçeri giriyorum. Hem çok tanıdık, hem de sanki yabancı bir yere giriyormuşum hissi. Ne garip hiç çıkmadığım bu ev, şimdi bana yabancı…
       Cilveli şaşırtıyor beni sanki hiçbir şey olmamış. Biz hiç ayrılmamışız, ben ona Caner ile birlikte olduğunu bildiğimi söylememişim gibi. Uzak durmaya çalışıyorum. Sanki yeniden yenilmekten korkar gibi. Hem de içimdeki nefreti belli etmemeye çalışıyorum. Her zaman ki şen şakrak Cilveli.          Beni ne kadar özlediğini anlatıyor. Beni görünce daha iyi anladığını söylüyor. Caner’i sevmediğini aslında beni istediğini. Ne yapmaya çalışıyor anlamıyorum. Maden annen beni kabul etmiş diyor. Ayrılmayalım, evlenelim... Sadece bakıyorum yüzüne. Hayır anlamında kafa sallayabiliyorum. Sonra diyor ki evi satacakmışsınız orada bir sürü anınız var. Yapmayın diyor zor durumdaysanız ben alayım evinizi, gitmeyin diyor. Anlamsızca bakıyorum yüzüne, son çırpınışlarını dinliyorum. Ama sadece dinliyorum artık ona inanmaya ya da güvenmeye gücüm yok. Elimi cebime doğru uzatıyorum. Hediyen diyebiliyorum onun için geldim buraya. Heyecanla yüzüme bakıyor, her zaman ki gülümsemesiyle…