18.BÖLÜM
Eskiyi hatırlamak…
Okulumu bitirdiğim gün Ali abi bunu dışarıda
kutlayacağız demişti. O ana kadar okul iş ve evin dışında hiçbir yaşantım olmamıştı.
Haklıydı da. Bizi müzikli bir yere götürdü. “Kızlar izninizle bugünün şerefine
bir tek atacağım” dedi. Bugüne kadar evlerine de gittim yemeğe ama içtiğini hiç
bilmiyordum. Ben ise yıllardır ağzıma tek bir damla dahi içki koymamıştım.
Zaten zorla içtiğim aslında kendinden de kokusundan da nefret ettiğim bir
şeydi. Mihriban’ında hiç sevmediğini biliyordum. Mekana gelince o günler
gözümün önüne geldi. Biraz kötü oldum tabii. Mihriban bildiği için anlamış bana
istersen tuvalete gidelim demişti. Ali abilere Nasip’in zoruyla böyle yerlere
sık sık gidip ardından da otele gittiğimi anlatmamıştım. Zaten böyle bir şey
nasıl anlatılır ki? Ali abi ile eşi öyle eğleniyorlardı ki; bizde unutmuşuz
kızım senin sayende bir hava aldık ne güzel oldu dedikleri için oradan ayrılana
kadar eğleniyormuş gibi davranmıştım. Ama masalarda ki kadınlarla erkeklerin
içkinin verdiği rehavetle rahat davranışları beni oldukça rahatsız etmişti.
Çünkü onlara baktıkça kendimi görüyordum. Gerçi bir tek fark vardı bu kadınlar
daha büyüktü. Ben ise o zamanlar daha çocuktum. Evlenmemiz bile ailemin
imzasıyla olmuştu. O yaşta bir çocuğun evlenmesine nasıl devlet izin vermişti hiç
anlayamamıştım.
Hele o altın zincirli, kravatlı
adamla ilk çıktığım günü hatırladıkça ölesim geliyordu. Bana bütün gece, paranı
kocana peşin peşin verdim. Öyle mal gibi durma canlan biraz demesi hiç aklımdan
çıkmıyordu. Zaten ondan sonra Nasip’in her senedinde her sıkıştığında ilk
müracaat edilen ilk kişi olmuştu bu altın zincirli adam. Özellikle…