28 Eylül 2017 Perşembe

9.BÖLÜM / CİLVELİ


BİZİM KASABA ( Demili )

26 yaşında oldukça yakışıklı bir delikanlıyım. Yani bunu ben söylemiyorum kasabada ki tüm kızlar öyle diyordu benim için. Kimi istesem ayarlardım. Annem de doğru dürüst birini bulda mürüvvetini göreyim diyordu. Ama şöyle beni yerime mıhlayacak biri çıkmamıştı daha önce karşıma. Annemin bulduklarını da ben beğenmiyordum. Babam öldükten sonra bahçede ki ekim biçim işleri annemle bana kaldı. Ben sevmiyorum tarlada çalışmayı. Ama mecburiyetten anneme yardım ediyorum. Hayvanlarımız var. Süt, yumurta, birçok sebze ve meyveden geçimimizi sağlıyoruz. Liseyi bitireli birkaç yıl oldu. Babamda ölünce üniversiteyi düşünemedim. Zaten o kafa var mıydı onu da bilmiyorum ama. En azından böyle söylemek yani babam öldükten sonra okuyamadım demek kolayıma gidiyor. Özellikle kızlara hava atarken iyi oluyor. Yani anneme sahip çıktım imajını yaratıyor. Ama gerçeği sadece benle annem biliyor. Yani babamın eceliyle ölmediğini bir kadın uğruna bizi terk ettiğini sonrada çıkan bir kavgada öldüğü gerçeğini.
Hakan ile Caner en iyi arkadaşlarım. Onlarla aynı lisede okuduk. Caner çiçekçide Hakan da araba tamirhanesinde çalışıyordu. Çalışıyordu diyorum çünkü artık Hakan çalışmıyor. Kovdu patron neymiş efendim ağzı müşteriye hep bira kokuyormuş. Hep Caner’in yüzünden. Bizi de mahvetti kendini de. Adımızı çıkardı kasabaya ayyaşlar diye. O alıştırdı içkiye. Aklı fikri hep içkideydi. “Keyif alıyorum oğlum karışmayın bana, ben sizin içmenize karışıyor muyum?” diyordu. Tamam bizde seviyorduk ama o bizim iki katımız içiyordu. Neyse ki halen çalışıyor. Yoksa kim alır her gün bize bu biraları. Biz de yaz oğlum borç defterine öderiz bir gün diyoruz.
Bu her akşam içmeler daha da arttı. İçtikçe kendimize olan güvenimiz de arttı. Böyle lanet bir şey işte içki. Seni cesaretlendiriyor yani şişede durduğu gibi durmuyor. Söyleyemediğimiz yapamadığımız birçok şeyi içkiliyken daha rahat yapmaya başlamıştık. O gün de çok işe yaramıştı.
Hakan ve Caner ile yine biraları kapmış boş bir arazide ki o harabe evde içmeye gidiyorduk. Birden onu gördüm. Cilveli Afet’i. Başka zaman olsa o kadar dikkatli bakamazdım utanırdım ama malum içki ağzımın suyu aka aka baktım. Daha o zamanlar kasabanın cilveli orospusu olduğunu bilmiyordum. Nasıl güzel salınarak yanımızdan geçti. Öyle bir baktı ki, gözleriyle kalbimi deldi geçti. Hakan aman boş ver şu orospuyu ya o paralı adamlara bakar. Uzun süre yoktu burada. Zaten bir şehre gidiyor ablasının yanına buluyordur orda da zengin birini bir geliyor buraya, zengin birinden yeni ayrılmış diyorlar. Onun dini imanı para.
Hemen sözünü kestim sakın dedim; bu saatten sonra yengeniz olur. Yanlış olmasın. Ne yapıp edip onunla tanışmalıyım. Ama nasıl?


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder