2.BÖLÜM
Kendimle yüzleşmem…
Sabaha kadar hastanede uyumayıp şu
ana kadar yaşadığım her anı, her saniyeyi düşündüm. Hem de en başından. Şu an
burada ölümden dönmüş, acı içinde olsam bile burası bana iyi gelmişti. Kendimle
yüzleşmem bundan sonrası içinde plan yapmam için bolca vakit bulmuştum. En çok
da kendime kızmıştım bunca ay, bunca yıl onca şeye nasıl katlandım da hiçbir
şey yapmadım diye. Kimse bana acımazken ben de kendimden vaz geçtim hiç
mücadele etmedim. Onca iğrençliğe onca
işkenceye nasıl katlandım. Gerçi o olayları yaşarken katlanabilmek için artık
ayık kalmamaya özen gösteriyordum. Tuvalete gidip kusup tekrar içmeye devam
ettiğim anları hatırlıyorum. Nefret
ediyordum içkiden bünyem de kaldırmıyordu ama bunu yapmaya mecburdum.
Doktorların vizite çıktıklarını
koşuşturma seslerinden anlıyorum. Kahvaltı geldi odaya onu da yemedim. Bir an
evvel buradan çıkmak istiyorum. Sabaha
kadar düşündüklerimi bir an evvel hayata geçirmem gerekiyor artık. İnsan
kendinden özür diler mi? Ben diledim. Hem de defalarca ve ilk kez. Geç de olsa
anlamıştım kendime, kendimden başka yardım edecek kimsenin olmadığını. Herkes
kendini düşünüp hayatını yaşarken ben bu yaşta ölümü istemiştim. Hem de polisin
tokat gibi yüzüme vurduğu gibi, sokak da bir çöp bidonunun yanında. Yani çöp
gibi değersizce. Oraya gidip ölmeyi istemek benim kendime biçtiğim bir bedeldi.
Peki ne için? Kurtulmak için mi? Öyle olsa idi bugün yaşıyor olmazdım elimdeki
acıyla uyanmazdım. Demek ki çözüm bu değilmiş. İyi de ben nasıl düşmüştüm o
batağın içine? Kendi isteğimle mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder