36.BÖLÜM
Işıklı mesaj…
Annem birden
ağlamasını kesmiş elleriyle deli gibi duvarlara vuruyordu. Birden yavrum sen
misin bu ışıkları açık kapatan dedi. Bu soruyu kaçırmamam gerekiyordu. Hemen
düğmenin başına geçip üst üste iki kere açıp söndürdüm. Sonra bağımı yine kapıya
dayayıp ne yaptıklarına baktım. Şaşkınlıkla birbirlerine bakıyorlardı. Annem,
“Bu nasıl olur. Bir daha soruyorum. Sen benim kızım mısın? Sen Seral misin? Cevabın
evet ise iki kere ışığı aç, kapat! Evet
yaptım tam iki kere üst üste açıp kapattım. Annem hıçkırıklarla ağlıyordu. Bir
yandan da bana soru sormaya devam ediyordu. Seral kızım bu odada mısın? Sen
bizi duyuyor musun? Görüyor musun? Yaralı mısın…?
…Gözlerimi açtığımda
sanki günlerdir uykusuzluğumu yenmiş sonra da çok güzel bir uyku çekmiş
gibiydi. Başımı okşayan bir eli görüyordum ama kim olduğunu algılayamıyordum.
Ta ki annemin Seral’im! Yavrum! Hoş geldin! Demesine kadar. Evet annem başımı
okşuyor çok şükür kurtuldun yavrum diyordu. İnanamamıştım. Kilitli bir odada kalmıştım aç
susuz. Demek ki kurtulmuşum oradan.
Tam üç gündür
hastanede uyuyormuşum. Vücudum açlık ve susuzluktan neredeyse iflas etmek üzereymiş.
O yediğim üç krakerle bisküvi, iki şişe küçük şaşal su benim hayatımı kurtarmış.
Annemle şu an hastaneden çıktık evimize gidiyoruz. Eve gidince tek tek
anlatacağım sana dediği için soru sormuyorum. Halen çok korkuyorum. Şoku
atlatmış değilim. Tekrar o anları hatırlamak istemiyorum belki de. Ama şu an
evdeyiz kendimi güvende hissediyorum. Anneme sarılıyorum her an. Onun sıcaklığı
bana güç veriyor. Artık hazırım anne anlat beni nasıl kurtardın?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder