39.BÖLÜM
Kendimle son hesaplaşmam…
Annem bunları
söylemişti söylerken de küçük bir çocuğun saçlarını okşar gibi sevgiyle okşamıştı
saçlarımı. Ne kadar açmışım meğer sevgiye şefkate. Çağrı’da bulmuştum o
sıcaklığı, anlayışı ilk zamanlar ya da bulduğumu sanmıştım. Çünkü kocamdan
görmemiştim ilgi sevgi anlayışı. Ne kadar uzak kalmıştım annemden. İçimde ki
öfkemin biteceğinin sanıyordum. Hayatımın düzene gireceğini mutlu olacağımı
sanıyordum. Ama olmadı. Bu olayda yani Çağrı’nın karısını öldürdüğünü
ispatlamam, Sinop’ta o asansör çıkışında bir adamın öldürüldüğünü görüp
katillerini yakalatmam içimde ki öfkemi dindirmemişti. Çünkü kendi duygularımı
içime atmak, sırf başkaları istiyor diye kendimden feragat edip susmak zorunda
kalmak sanırım tüm dengemi bozmuştu. Yani annemin yanında olması kendimi
güvende hissetmem özgür olmam sanırım yetmiyordu. Yani beni kalıba sokan
susturanları affedemiyordum. O iki katiller sadece bir adamı öldürmemiş beni de
susmam için bıçaklamışlardı. Çağrı ise karısını öldürmüş o pis kirli elleriyle
bana temiz bir yol açmış güya sevgiyle kucak açmıştı. Kirli geçmişin üzerine
yeni temiz bir sayfa açılır mı? Susulur mu? Olmadı iste. Susamadım. Susmadım.
O zaman insanca yaşayabilir miydim? Vicdanım beni bırakmazdı ki!
Bırakmadığı için zaten kendimi tehlikeye atıp katilleri buldum. Ama bitmedi.
Benim hayatımı mahveden Kenan’dan da öcümü almadan rahat etmeyecektim. Zaten
her şey onla başlamamış mıydı? Aşık olduğum eğitimli, yakışıklı, tüm üniversitenin
hayran olduğu saygın hocası ile evlenmiş ama hayal kırıklığına uğramıştım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder