SORU SORMA ZAMANI…
“Efendim hayatım” Kemal konuşmamız
gerekiyor. “Ben de yoldayım zaten geliyorum” der demez telefonu yüzüme
kapatmıştı. Aşağıya indim. Emine Hanım kahvaltıyı hazırlamış mutfakta bir
şeylerle uğraşıyordu. Beni görünce “Günaydın efendim! Sütünüzü getireyim mi?”
deyince hayır teşekkürler ben sabahları çay içmeyi seviyorum. Alabilir
miyim? “Ama efendim Kemal Bey bundan
sonra size çay vermememi istemişti. Bu sözden sonra daha da gerilmiştim. Lütfen
bırakında buna ben karar vereyim. Lütfen çay demler misiniz…?
Aslında biraz sert çıktığımı daha
sonra anlamıştım. Mutfağa yanına gidip kusura bakmayın sizin bir suçunuz yok.
Malum biraz gerginim deyip gönlünü almaya çalıştım. O da olgunlukla karşılamış
“Bütün gün evdesiniz aslında biraz çıkıp hava alsanız size de bebeğe de iyi
gelir yürüyüş yapmak” deyince, bunu benim neden daha önce yapmadığıma gerçekten
düşünüp yapmadığıma kızdım. Evet, artık benim dışarıya çıkmam gerekiyordu.
Böyle her şeyden korkarak ya da her şeye şüphe ile yaklaşarak iyileşemezdim ki;
bu fikri için kendisine teşekkür edip salona geçtim. Televizyonu açtım.
Kanalları rastgele geçiyordum ki bir kanalda film vardı onu izlemeye başladım.
Derken Kemal geldi. Birden elimden kumandayı alıp,
“Böyle şeyleri izlememelisin!” deyip
televizyonu birden kapattı. Şok olmuştum. Birden bende dayanamayıp, Kemal ne
yapıyorsun sen? Benimle de bebeğimizle ilgili her şeye sen karar veremezsin.
Benim de haklarım var. Tamam, belki benim iyiliğim için yapıyor olabilirsin ama
benim hiç hoşuma gitmiyor. İlk defa alışverişe çıktık, bebek için kendim için
ne alınacağına sadece sen karar verdin. Hem de oraya daha önceden gidip odanın,
yatağın, dolabın ölçüsünü ayarlamışsın. Oğlumun odasına gidiyorum kıyafetlerini
yıkamışsın. Odamı toparlamışsın. Sabahları çay değil de süt içmem gerektiğine
sen karar veriyorsun. Ben böyle bir insan olduğumu sanmıyorum. Yani birileri
tarafından yönlendirilen biri. Halen hiçbir şeyi hatırlamamış iken, yaptığın
davranışlardan bu kadar rahatsızlık duyuyorsam belki, iyileşince daha da
huzursuz olacağım gibi geliyor. Yani beni rahatsız eden bir şeyler var senle
ilgili. Yarın ilk işim kendi başıma sokağa çıkıp yürüyüşler yapmak olacak.
Belki bu bana iyi gelir. Artık iyileşmek istiyorum...Emine Hanım lütfen çayımı
koyar mısınız? Demiştim ama kendim bile şaşırmıştım tüm bu söylediklerime. Uzun
zamandır kendimi bu kadar iyi hissetmemiştim. Sanki Kemal’e zehrimi akıtmış ve
rahatlamıştım. Ve yine ilk defa bu kadar uzun cümleler kurmama rağmen
kekelememiş, takılmamıştım. Kemal’de benim gergin olduğumu anlayınca daha fazla
üstüme gelmeyip “Haklısın hayatım, sana yardım etmek için senin iyiliğin için
yapmıştım ama…Haklısın sormalıydım. Ama olan oldu bundan sonra daha dikkat
ederim. Neyse. Emine Hanım bana da bir çay koyunda bari karıma eşlik edeyim”
demiş ve ortamı yumuşatmaya çalışmıştı.