7 Ağustos 2017 Pazartesi

3..BÖLÜM/ HATIRLAMAM İÇİN O'NU GÖRMEM GEREKİYORDU, AŞIK OLMAM DEĞİL...

3.BÖLÜM

İçlerinden birinin yere yığıldığını gördüm. Etrafındakiler de benim geldiğimi görünce onu orada öylece bırakıp birden kaçmaya başlamışlardı. Adeta donup kaldım. Ne olduğunu anlamak için iyice yaklaştım. Yere yığılan kadının karnından bıçaklandığını gördüm. Gözlerime inanamıyordum. Daha önce hiç yaralı birini görmemiştim. Ne yapacağımı da bilemedim. Sadece korkudan ağzımın kuruduğunu hissedebiliyordum. Kadın bana gözlerini dikmişti. Zavallı kadın acı çekiyordu. Elini uzatınca bende istem dışı elini tuttum. Ellerim kan olmuştu. Ama bıçağa elleyip ellediğimi falan hatırlamıyorum. Sonra aklıma 155’i aramak geldi. Aradım neler söyledim o panikle pek hatırlamıyorum ama adresi verdiğimi hatırlıyorum. Aslında bir an evvel oradan uzaklaşmak istiyordum ama “Polisler biz gelene kadar sakın oradan ayrılma!” dedikleri için kıpırdayamamıştım. Biraz sonra 155 polis ile ambulans geldi. Oh be, kurtuldum olayı anlatacağım ve eve gideceğim derken, polisin biri bana taktığı çelme ile beni yere düşürdü. Ne oluyor dememe fırsat bile bulamadan birde ellerime takılan kelepçe ile nerdeyse bayılacaktım. Bir yandan da arkadan konuşulanları duymaya çalışıyordum. Kadının ölmediğini ama durumunun kritik olduğunu,  polisin savcıya söylediği sözlerden anlamıştım. Bu arada ben de sesimi duyurabilmek için, beni halen çekiştirmekte olan polise ben suçlu değilim, tanığım diye bağırdım. Ben yapmış olsam 155’i arar sonra da polis gelene kadar bekler miyim? Diyordum da anlatamıyordum...
Sonrası malum. Karakol, ifade polisler, savcı. Bir anda kabusa dönem hayatım. Aileme haber vereyim, dedim de çok sonra lütfedip karakol telefonundan aramama izin verdiler. Gecenin üçü annemlerin ödleri patlayacak ama yapacak başka şey de yok...Gelin beni kurtarın, ben suçsuzum. Ben sadece tanığım diyebildim.
Dedim de zavallı anacığım o saatte telefon çalınca korkudan mahvoldu. Polisler bana inanmıyor ama neyse ki ailem ve arkadaşlarım benim yanımda, inanıyorlar benim suçsuzluğuma. Bu arada inşallah zavallı kadın ölmez diye dua ediyorum. Hayatım onun ellerinde. Ölmez ise o anlatır benim yapmadığımı. Ama ya ölürse o zaman ben ne yaparım..?
Cemil hatırlattı hemen bir avukat tutalım diye. Gerçekten çok çaresizdim. Hemen tuttum. Allahtan avukat yaman çıktı. Buldu tüm sokağın kamera kayıtlarını polisten önce buldu ve sundu onlara. Bu olayın olduğu günün sabahı herkes evinde ki kameraları sökmüş korkudan. Ama avukatım diyorum ya onları ikna etmenin yollarını bulmuş. Görüntülerde beş kişi varmış. Yalnız yüzleri sokağın çok karanlık olmasından dolayı belli olmuyormuş.  Üçü erkek ikisi kadın. Yaklaşık on dakika orada durup konuşmuşlar. Ama ilerleyen dakikalarda konuşma biraz sertleşmeye hatta kavgaya dönüşmüş. Sonra birden bire kadının karnını tutup yere yığıldığı görülüyormuş. Ne yazık ki bıçaklanma anı ve özelliklede kimin bıçakladığı anlaşılmıyormuş. Bende o arada kadına iki üç adım uzaklıktaymışım. Benim yüzüm bile belli olmuyormuş. Sonra görüntülerde benim kadının üzerine doğru eğilmem, karnını, elini tutmam, telefonla konuşmam varmış. Görüntüleri ne yaptılarsa netleştirememişler. Yani en azından ben daha gelmeden önce kadının bıçaklandığı ve yığıldığı anlaşılınca kurtuldum. Kurtuldum da…Niye halen vicdanım beni rahat bırakmıyor? Halen komada olan kadının ailesi yalvarıyor bana, ne olur sen hatırla bir ipucu ver diye. Küçük bir çocuğu da varmış. En çok da ona üzülüyorum. Evet, gördüm, baktım, kayıt ettim ama birleştiremiyorum. Kadın hayat kadınıymış. Olsun hayat kadını olsa da neticede insan. Ona yardım etmem lazım. İlk önceleri benim kaderim onun ellerinde idi şimdi ise onun ki benim ellerimde. Böyle düşündükçe de daha da korkuyorum. Onları buldurmadan, hatırlamadan bana rahat yok.

Hadi bu güne kadar hep övündüğüm beynim, şimdi sana her zamankinden daha çok ihtiyacım var. Lütfen hatırla…  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder