25 Şubat 2018 Pazar

SUS...!/13.BÖLÜM


13.BÖLÜM

Ertesi sabah…

Evin önüne çağırdığım taksi ile çarşıda inmiş yoldan geçen rastgele bir başka taksiyle de her ihtimale karşı hava alanına gelmişim. Gözlüğü takıyordum ama normal güneş gözlüğü takmıştım. Çağrı’nın aksine kör bir kadın olarak görünmek daha dikkat çekecekti diye düşünüyordum. Yani saçım kısalmış rengi değişmişti. Başımda ki şapka ile beni kimsenin tanıyacaklarını sanmıyordum.  Havaalanından direkt taksiyle kulübe gittim. Telefonda görüştüğüm kadına bana gösterebileceği örnekler ya da videolar olursa kafamda bir şeylerin daha kolay oluşabileceğini söylediğimde “Zaten böyle çalışıyoruz. Size açacağım sayfayı bir gezinin istediğiniz üzerinde konuşalım” demişti. Ben birden, aslında arkadaşım Ece’de sizin burada kına gecesini yaptı.  Onun videosunu izlesem dedim.  “Tabii bakın şurada gelinin adı soyadı kısmı var oraya yazarsanız açılır” demişti.
Evet yazmıştım ve video açılmıştı. Ne kadar da mutlu görünüyorlar. Videonun altında iletişim bilgileri kısmında telefonları ev adresleri her şey vardı. Çaktırmadan bilgileri kafama yazdım. Sonra da kadının bana anlattıkları detayları dinliyor gibi görünerek hatta pazarlık bölümüne geçerek başladığım oyunuma devam ettim. Sonra da yarın müstakbel eşimle gelip netleştirmek istiyorum diyerek oradan ayrıldım.
Amacım aldığım adrese bir an evvel gidip Ece hakkında bilgi almaktı. Taksiden inip bahçeye doğru ilerledim. Kapıyı çaldım. Kapıyı açan kişiye Ece’nin okuldan arkadaşıyım. Uzun zamandır yurt dışındaydım. Onu görmek için uğramıştım diyerek içeri davet edilmeyi bekledim. Hizmetçi içeri girmemi söylediğinde çok korkuyordum ama belli etmemek içinde gayret ediyordum. Çünkü gerçekte Ece’yi tanımıyordum. Sadece Çağrı ile davetiyelerini görmüş kına gecesi bahanesiyle bu adrese ulaşmıştım. Girdiğim salonda orta yaşlarında güzel ancak sanki üzüntüden yıkılmış bir kadın ile karşılaştım.
“Hoş geldiniz kızım! Ben Nermin, Ece’nin annesiyim. Sizde arkadaşıymışsınız. Onu en son ne zaman görmüştünüz?”
İki yıl olmuştu efendim. Şeyy. Beni de kına gecesine davet etmişti. Ancak ben yurt dışında olduğum için katılamamıştım.
“Anlıyorum kızım. Buraya geldiğine göre kızımın başına gelenleri duymuş olmalısın.”
Neyi efendim anlamadım.
“Kızımın kayıp olduğunu. Yani beni, ailesini sevenlerini böyle habersizce bırakıp ortadan kaybolduğunu.”
Özür diliyorum ama ben duymamıştım. Yani dediğim gibi yurt dışındaydım. Çağrı ile evlendiğini duymuştum.
“Bana o garibimden bahsetme lütfen! Neler çekti kızım yüzünden. Onunda başını yere eğdi rezil etti. Bir adamla kaçtı dediler. Gittiğinden beri de aramadı. Ben de sildim onu. Çok üzdü bizi. Hem bizi hem kocasını. Oysa kocası ona ne kadar çok değer verirdi. O ne yaptı? Sevgilisiyle kaçtı. Kocasına ihanet etti.”
Siz kayıp olduğundan yani daha doğrusu yurt dışına bir erkekle kaçtığından nasıl emin oldunuz? Yani tanıdığım kadarıyla Ece böyle bir kız değildi.
“Biz de öyle biliyorduk kızım. Mutlu sanıyorduk. Her şey yolunda sanıyorduk. Sonra bir gün bir video çekmiş. Ben başka birine aşık oldum. Yurt dışına gidiyorum beni arama demiş. Kaçmadan bir hafta önce, bankada ki tüm parasını, üstüne ait ne kadar tapu varsa hepsini Çağrı’nın üzerine geçirmiş yeter ki beni arama demiş. Birde not yazmış onda da aynı şeyleri yazıp imzalamış. Sonra telefonunu oraya bırakıp gitmiş. İşte o gündür bu gündür bir haber yok. Basında bu haber yer aldı tabii. Çağrı çok uğraştı bu haberleri yok etmek için ama olmadı işte. Biz çok köklü bir aileydik. Çok yıktı bu haber bizi.”



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder