32.
BÖLÜM
Duygularım…
Bu
evde onunla kaldığım her gün kendimden nefret ediyorum. Onu sevmiştim. Hem de
çok. Çünkü kalbime dokunmuştu. Yaralarımı sarmıştı. Bana yeni duygular
tattırmıştı. Yeniden sevmeyi öğretmişti. Ama kalbim bu kez de yanıldı. Bu kez
de yanlış birine inandı. Neden Kenan sınavından kalmama rağmen yeniden birine inandım
ki? Bu kadınca bir duygu mu? Yoksa benim zayıflığım mı? Sadece istediğim mutlu
olmaktı. Ama olmadı…Bu duyguları kendime acıyarak, kızarak hissetmeme rağmen
burada kalmaya mecburum. Çünkü Çağrı’nın yalan söylediğini biliyorum ve
ispatlamak için elimde bir fırsat var. Eninde sonunda Çağrı bu konuda bir açık
verecek ve bu da onun sonu olacak.
Tam
bir hafta olmuştu. Her gün alışveriş biraz da hava almak bahanesiyle dışarıya
çıkıyor anneme iyi olduğumu söylüyordum. Çağrı bana çok iyi davranıyordu. Bazen
acaba ona haksızlık mı yapıyorum diye düşünüyordum ama sonra bir kadının öldürüldüğü
aklıma geliyor ve yeniden hırslanıp oyunuma devam ediyordum. Çağrı’nın evi üç
katlı idi. Bekar yaşadığı için iki günde bir eve temizlikçi geliyor evin her
işini yapıyordu. Çağrı hiç yorulma sen Ayşe geldiğinde her şeyi ona yaptır
diyordu. Ben de aynen öyle yaptım. Sadece Çağrı için yemekler yapıyordum. Çünkü
evde yapacak başka şeyim yoktu.
O
gün Ayşe eve temizliğe gelmişti. Ben de mutfakta yemek yapıyordum. Mutfak lavabosu
tıkandığı için kirli sular giderin olduğu yerden mutfağın içine doğru doğru
akmaya başladı. Panikle Çağrı’ya haber verelim bir tesisatçı göndersin dedim.
Ama Ayşe bunu istemedi, ben alışkınım şimdi halledebilirim deyip alt kattaki
depoya koştu. Ben Çağrı yokken evin her yerini gezdiğim için evi biliyordum ama
Ayşe’nin getirdiği bu kocaman alet kutusunu görmemiştim. Ona da ben evin her yerini
gezdim bunu hiç görmedim, nereden getirdin bu çantayı diye sormaktansa lavaboyu
hallettikten sonra tekrar yerine koyarken onu izlemeyi uygun gördüm. Ayşe’nin
alet kutusunu koyduğu yeri görünce çok şaşırmıştım. Duvarda bir kapı olabileceği
hiç aklıma gelmemişti. Çünkü orada bir tablo asılıydı. Ayşe tablonun üzerinde
ki evin ziline basınca duvarda bir kapı otomatik olarak açılmıştı. Deniz
kenarında kocaman bir çiftlik evi manzarası olan bir tablo idi bu. Hatta ilk geldiğimde o resmi çok beğenmiş ve
uzun uzun seyretmiştim. Ayşe’nin beni görmesini istemediğim için hemen yukarıya
çıktım. Gerçekten elinin alışkın olduğu belli idi çünkü bir usta edasıyla hemencecik
halletmişti. Ben de bunu fırsat bilip temizlik bitti istersen sen gidebilirsin deyip
onu gönderdim. Çünkü aklım fikrim o odaya girmekti. Tamam dedi ve gitti. Ben de
hemen aşağıya indim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder