22.BÖLÜM
Hastane…
Evet, gözlerimi açtığımda hastanede
olduğumu anlamam zor olmadı. Başımda ki hemşire “Geçmiş olsun! Nihayet
uyanabildiniz” deyince ne olur ne olmaz diye kör oyunuma burada da devam
ettirmeye karar verdim.
Kimsiniz? Burası neresi? Deyiverdim.
“Burası hastane siz de yaralısınız. Ama endişelenmeyin. Şimdi doktorla polisi
çağıracağım onlar size gerekli bilgiyi verecekler. Çantanızdan sadece baston
çıktı. Sizin mi? Diye sorunca aslında görmüyor musunuz diye sormak istediğini
anlayıp evet, yirmi senedir görmüyorum deyiverdim. Hemşire, anladım birazdan
gelirim deyip odadan çıktı. O gider gitmez hemen koluma baktım kolumda serum
takılı idi. Karnımda hafif bir ağrı vardı. O adamlar beni bıçaklamışlar sonra
da orada bırakıp kaçmışlar demek ki. Peki o adama ne olmuştu acaba?
Ben tam bunu düşünürken kapı
açıldı. Gözlerimi sabitleyip bana yaklaşmalarını bekledim. Geçmiş olsun ben
Doktor Ali Kemal. Bir bıçaklanma sonucunda buraya getirildiniz. Yaranıza dikiş
atıldı. Şimdi korkulacak bir tehlikeli durumunuz yok. Hatta serumunuz biter
bitmez taburcu olabilirsiniz. Sanırım görme engeliniz varmış. Şu an yanımda
polis memuru var size sorular soracak. Dikişlerinizi bir hafta sonra aldırmanız
gerekecek. Her gün pansuman yaptırmanız gerekiyor. Size hemşire hanım anlatsın.
Tekrar geçmiş olsun deyip sözü polise bırakmıştı. Ben halen gözlerimi
sabitlemiş şekilde dinliyordum. Beni izlediğini hareketlerinden hissettiğim polis
memuru,
-Geçmiş olsun kızım! Olayı anlatır
mısın? Sana bunu kim yaptı? Tanıyor musun?
“Yemek yemek için yukarıya
çıkıyordum. Gözlerim görmediği için birine yemek katına basar mısınız dedim.
Birden karnımda bir acı hissettim. Ne olduğunu anlamadım. Görmediğim için ne
anlatabilirim ki?
-Tamam da bir ses falan da mı
duymadınız? Mesela tek kişi miydi bir den fazla mıydı? Seslerden anlayabildin
mi? Hiç konuştular mı?
-Hayır hiç konuşmadı. Ben sadece
birinin geldiğini hissedince yemek katına basar mısınız dedim.
-Peki, şüphelendiğin biri var mı?
Düşmanın var mı? Orada bir adam daha varmış. Maalesef o senin kadar şanslı
değilmiş. Ölmüş. Senin vereceğin bilgi ile hem sana bunu kimin yaptığını hem de
katili bulacağız.
-Birisi mi? Ben hiç ses duymadım ki? Ölmüş mü?
Aman Allah’ım! Ben kendi halinde annemle yaşayan biriyim. Ne düşmanım olacak.
-Evet. Onu da aynı şekilde
bıçaklamışlar. Çantandan bastonundan başka hiçbir şey yoktu. İçindekileri sayar
mısın? Nelerin vardı?
-Kimliğim vardı. İki yüz lira
civarında param vardı. Birde telefonum vardı. Başka da bir şey yoktu.
Dedim. Dedim de o adamların
yüzlerini çok net gördüğümü, beni de sırf öldürdükleri adam yüzünden arkalarında
şahit bırakmamak için bıçakladıklarını nasıl söylerdim. Hele geçmişimi
düşününce polis tarafından sorguya çekilmek beni daha da korkutmuştu. Sanki eski kimliğim, Kenan, sahte ölümüm ortaya
çıkacakmış gibi paniğe kapılmıştım. Belki benim ölmediğimi buraya getirildiğimi
gördülerse yine peşime düşebilirlerdi. Kenan’dan kaçmak için Çağrı’ya sığınmam
sonra da onun hakkında öğrendiklerim, karısına ne oldu o mezarda yatan kişi kim
diye şüphelerim yetmiyormuş gibi şimdi de biri gözümün önümde öldürülmüş
katillerini tanıdığım halde susmak zorunda kalmak tüm psikolojimi bozmuştu.
Artık eskisi gibi rahat uyuyamıyordu. Bir yandan biran evvel buradan kurtulmak
bu olanları unutmak annemle yeni bir hayata başlamak istiyorum, biryandan da
katilleri bile bile nasıl susacaktım?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder